DEVLET, SİYASAL “SUÇ”, HUKUK(SUZLUK) VE TERÖR(İST)[1]-4
TEMEL DEMİRER
“İnsanın temel özgürlüğü, yaşamını
daha iyi kılma özgürlüğüdür.”[2]
DEVLET(İN) HUKUK(SUZLUĞ)U
Bunların böyle olması Ali Akay’ın, “Polisiye baskı pratiklerinin ışığındaki gördüklerimiz hukuksuzluğun bir göstergesi olarak nereden gelmekte? Bu gücü nasıl işletebilmekte?” sorusu eşliğinde devletin keyfi hukuk(suzluk)unu devreye sokuyordu…
Mesela Başbakan Erdoğan’ın 13 Haziran 2013’de Gezi eylemleriyle ilgili olarak “Biz yürütme olarak gereğini yapacağız. Yargıdan da üzerine düşeni yapmasını bekliyorum” açıklamasının ardından “yargı da gereğini yapmaya” başlaması gibi…
Ankara ve İstanbul’da şafak vakti evlere düzenlenen operasyonla çok sayıda kişi gözaltına alındı. Ankara’da şüpheliler için aramalarda polise 72 saat süre verildi. Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gönderilen şüpheliler için mahkemeden 24 saat avukatlarıyla görüştürülmeme kararı alındı. Yani “Yargı gereğini yaptı”, İstanbul’da 64, Ankara’da 26 kişi gözaltına alındı. Polis pilates bandına bile el koydu![34]
İş bununla da sınırlı kalmadı… Eski savcı ve Adalet Akademisi görevlisi Mehmet Yücesoy “Gezi Parkı göstericilerine TCK 312’den yani ‘Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırma ve görev yapmasını engelleme’ suçundan iddianame hazırlanmayışına” üzüldüğünü açıkladı. Kendisi olsa bunu yaparmış. Bu maddeye verilecek ceza “müebbet hapis”ti! Ve bu şahıs “adaleti” öğretiyordu, varın gerisini siz düşünün!
Yalnız bunlar mı? İşte birkaç çarpıcı örnek!
- i) “Ankara’da Halkevi kadın sekreteri Dilşat Aktaş’ı yaralayarak sol bacağının kısalmasına neden olan polis memurları, olayın ardından 2 yıl 4 ay geçmesine karşın yargı önüne çıkarılmadı”…[35]
- ii) Ankara Barosu, Dikmen’deki gösteriler sırasında 25 yaşındaki Eylem K’nin polis tarafından Akrep içinde taciz edilmesi ile 12 yaşındaki bir çocuğun gözaltına alınması olaylarına ilişkin savcılığa suç duyurusunda bulundu…[36]
iii) Antalya’da Gezi eylemler sırasında, attığı gaz fişeği 18 yaşındaki Vedat Oğuz’un sağ gözünü kör eden polise 16 ay kıdem durdurma cezası verildi…[37]
- iv) Mersin’deki Gezi eylemlerine destek amacıyla yapılan gösteriye katılan 54 kişi hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı dava açtı. İddianamede bazı şüpheliler “gitar ve davul çalarak grubu motive etmek”le suçlandı. İddianamede herhangi bir şikâyetinin olmamasına rağmen CHP’li Mersin Yenişehir Belediyesi de müşteki olarak yer aldı…[38]
- v) Taksim’de gözaltına alınan ve haklarında tutuklama kararı verilen 8 kişinin “Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet etmek” ve “polise mukavemet” etmekle suçlandı. Tutuklanan 8 kişinin yanında bulunan baret, deniz gözlüğü ve eldiven gibi eşyalar suç delili sayılırken, tutuklu kişilerin avukatları da adliyede darp edildi…[39]
- vi) Şikâyete rağmen palalı saldırgan S.Ç. ve eli sopalı şahıs serbest bırakıldı. Taksim Dayanışma üyelerinin evleri ise kilit kırılıp arandı…[40]
vii) Mahkeme tarafından hakkında yakalama kararı çıkartılan Gezi Parkı eylemcilerine Talimhane’de pala ile saldıran Sabri Çelebi’nin kararın çıkmasından bir gün önce Fas’a gittiği ortaya çıktı. Eşi Fas vatandaşı olan Çelebi’nin 10 Temmuz Çarşamba günü saat 16.50’de Fas Hava Yolları ile THY’nin orta uçuşunda Kazablanka’ya gittiği, buradan da Fas’ın başkenti Rabat’a geçtiği öğrenildi…[41]
viii) Gezi Parkı olayları sırasında göstericilere “pala” tabir edilen bıçakla saldıran Sabri Çelebi, 29 Ağustos 2013 gecesi saat 1 civarlarında Sabiha Gökçen Havaalanı’nda gözaltına alındı. Geceyi emniyette geçiren ve hakkında 27 yıl hapis cezası istenen Çelebi, 30 Ağustos 2013’de çıkarıldığı Adliye’de serbest bırakıldı…[42]
- ix) Lise ikinci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki B.F., 4 Ağustos 2013 tarihinde sabaha karşı Taksim’de polislere küfür ettiği, “Polis onurlu yaşa simit sat” sloganı attığı gerekçesiyle gözaltına alındı…[43]
- x) Metris Cezaevi’nde gardiyanlarca dövülerek öldürülen Engin Çeber’in gözaltına alındığı gün yanında olan Cihan Gün, Özgür Karakaya ve Aysu Baykal, ‘polise direnme’ ve ‘hakaret’ suçlarından 1 yıl 9 ay hapis cezası aldı…[44]
- xi) Bingöl’de 2011 yılında polis aracına düzenlenen ve bir polisin yaralandığı olay nedeniyle yargılanan 20 yaşındaki Gülsüm Koç’a gizli tanık ifadesi ve polis tutanakları dışında delil bulunmamasına karşın ömür boyu hapis cezası verildi…[45]
xii) KCK davasından iki yıldır tutuklu olan Dicle Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Kenan Kırkaya’nın dava dosyasında nüfusa Kürtçede yer alan harflerle kaydedilen kızı Hevi Jiyan’ın ismi suç delilleri arasında yer aldı…[46]
xiii) Şırnak’ta ev baskınlarında gözaltına alınan üniversite öğrencisi Serhat Çelikay’ın, sms mesajları suç sayıldı. Roboskî katliamıyla ilgili arkadaşına attığı duygu yüklü mesajlar nedeniyle “örgüt üyesi” olduğuna hükmedilen Çelikay, “halkı devlete karşı kin ve düşmanlığa sevk etmek”ten tutuklandı…[47]
xiv) İnsan Hakları Derneği eski İstanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin’in başkanlığını yaptığı “Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Projesi” başlıklı rapora göre, son 16 yılda gözaltında cinsel saldırıya ve tacize maruz kalıp başvuranların sayısı 384’e yükseldi. 384 kadından 84’ü tecavüze uğradı… Cinsel şiddet ve tecavüz mağdurlarından 47’si ise çocuk… Rapora göre, kadına yönelik cinsel işkence suçunu işleyenlerin başını polis ve asker çekiyor. Faillerin 279’u polis, 100’ü jandarma, 20’si özel tim, 17’si korucu, 49’u infaz koruma memuru…[48]
- xv) Tecavüze uğradığını iddia eden bir kadın, bunu inkâr eden bir adam. Olayda, fiili livata (ters ilişki) gerçekleştiğine dair Adli Tıp raporu. 4 yıldır açılmayan/açılamayan dava. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na şikâyet edilen bir savcı… İşte, adalet…[49]
xvi) Zonguldak’ta, 14 yaşındaki M.A.’ya tecavüz ettiği iddiasıyla yargılandığı davada 21 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Kısmet K., yeniden hâkim karşısına çıktı. Kısmet K.’nın cezası ‘iyi hâl’den 17 yıl 3 aya düşürüldü…[50]
xvii) Başkentte düzenlenen Gezi eylemlerine ilişkin sivil savcılığın yürüttüğü soruşturmada gözaltına alınan Ufuk B’nin tutuklanması sürecinde hukuk skandalı yaşandı. Ufuk B. hakkında yakalama kararını Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi verdi. Ancak tutuklama kararı “yetkili olmadığını” belirtmesine karşın Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından uygulandı. Ufuk B, Gezi eylemleri sırasında bir kafede oturuyordu. Polisin göstericilere sert müdahalesini görünce TOMA’nın önünü kesen Ufuk B, “İnsanlara bunu neden yapıyorsunuz?” sözleriyle tepki gösterdi. Bu sırada bir kişi, Ufuk B. ile tartıştı.
İddiaya göre Ufuk B, sonradan sivil polis olduğunu öğrendiği kişiye olay sırasında yumruk atıp, hakaret etti. Gözaltına alınan Ufuk B, 21 Haziran’da çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Savcı Erdoğan Gökçek karara itiraz etti. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, “kamu görevlisini darp, hakaret, görevli memura direnmekle” suçlanan Ufuk B. hakkında yakalama kararı çıkardı.
Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkartılan eylemci, ağır cezanın kararına dayanılarak tutuklandı. Ufuk B’nin ağabeyinin, kararı veren yargıç Ökten’in “Emir büyük yerden. Adaletsiz bir karar ama yapacağım bir şey yok” şeklinde konuştuğunu duyduğunu söyledi…[51]
TÜRK(İYE) HUKUK(SUZLUĞ)UNUN ŞECERESİ
Bu vukuatlarıyla Türk(iye) hukuk(suzluğ)unun şeceresi gelince…
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği bilgilere göre, 2009 yılından 2012 yılına kadar geçen üç yıllık sürede “silahlı örgüt kurma ve yönetme, örgüt üyeliği” suçlarından hakkında dava açılan sanık sayısı 2 kat arttı. Buna göre, 2009 yılında 4 bin 599 kişi hakkında dava açılırken 2012 yılında bu sayı 8 bin 316’ya yükseldi; Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2008-2011 yılları arasında toplumsal olaylar da dahil 11 yaş altındaki 14 bin 65 çocuk ile 18 yaş altındaki toplam 299 bin 93 çocuk hakkında polisiye işlem yapıldı. Başta Adana olmak üzere 22 kentte 830’u aşkın çocuk “politik suç” nedeniyle işlem konusu oldu. Çocukların karıştığı iddia edilen olaylar çeşitlilik arz ederken, dört yılda hakkında işlem yapılan çocukların sayısında ciddi bir artış söz konusu!
Özetle 10 yıllık AKP iktidarı boyunca mahkemelerdeki dosya sayısı 6 milyon 511 bine çıktı. Başsavcılıklardaki dosya sayısı ise 6 milyon 285 bine yükseldi. Bir hâkime 2012 yılı sonu itibariyle 907 dava düştü. Bakanlık, bu verilerden hareketle, hâkim başına düşen dava sayısının yüzde 11.6 oranında arttığını belirtti. Bir hâkime düşen yıllık dava sayısı ise 2003 yılında 813 iken, 2012 yılı sonu itibariyle bu sayı 907’ye yükseldi.
Düşündüğünü ifade eden, protesto eden, yürüyen, hak arayan, örgütlenen herkesin terör şüphelisi sayıldığı Türkiye’de terör davası sayıları da doğal olarak arttı. AKP döneminde Terörle Mücadele Kanunu 10. Madde ile görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılıkları’na gelen dosya sayısı 10 yılda yüzde 41.9 oranında arttı. Başsavcılıklara gelen dosya sayısı 2012 yılında 38 bin 295’e kadar yükseldi. Bu rakamlar ülkede özgürlükler aleyhine estirilen devlet terörünün boyutlarını da ortaya koymuş oluyor.
İş bunlarla da bitmiyor! Adalet Bakanlığı 2012 istatistiklerine göre bir hâkimin 1 yılda 907 davaya bakması gerekiyorken; Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün 2012 istatistiklerinde yar alan bazı çarpıcı veriler şöyle:
- i) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, önceki yıldan devreden ve yıl içinde gelen 937 bin 582 dosyanın 632 bin 937’sini karar bağladı. 304 bin 645 dosya ise 2013’e devredildi.
- ii) Yargıtay’da ceza dairelerindeki 770 bin 815 dosyadan 429 bin 279’u karara bağlanırken, 341 bin 536’sı bu yıla aktarıldı. Yargıtay hukuk dairelerindeki 659 bin 742 dosyadan 494 bin 228’i hakkında karar verilirken, 165 bin 514’ü 2013’e devretti.
iii) Danıştay dairelerine ulaşan 350 bin 142 dosyanın 140 bin 815’i karara bağlandı, 209 bin 327 dava ise bir sonraki yıla kaldı.
- iv) Cumhuriyet başsavcılıklarına gelen dosya sayısı, önceki yıllardan devredenlerle birlikte 3 milyon 282 bin 595 oldu.
- v) TMK’nın (Terörle Mücadele Kanunu) 10. maddesiyle görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcılıklarına, 38 bin 295 dosya geldi.
- vi) Önceki yıldan devreden, yıl içinde açılan ve Yargıtay tarafından bozularak gelen dosyalarla ceza mahkemelerindeki dava sayısı, 3 milyon 180 bin 194’u ulaştı. Bu rakam hukuk mahkemelerinde, 2 milyon 797 bin 566, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerindeki ise 533 bin 426 oldu.
Tablo böyle olunca da Türkiye, AİHM’nin ihlâl kararları doğrultusunda 180.9 milyon TL tazminat ödedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2002-2012 yılları arasında Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) toplam 50 bin başvuru yapıldığını, 2012 yılının ilk altı aylık dilimine kadar AİHM’nin verdiği ihlâl kararları çerçevesinde ödemek zorunda olduğu tazminat miktarının 180.9 milyon lira olduğunu bildirdi.
AİHM’ye Türkiye aleyhine 2002 yılında 3 bin 862, 2003 yılında 3 bin 538, 2004 yılında 3 bin 669, 2005 yılında 2 bin 486, 2006 yılında 2 bin 249, 2007 yılında 2 bin 812, 2009 yılında 4 bin 452, 2010 yılında 5 bin 792, 2011 yılında 8 bin 656 ve 2012 yılında 9 bin 53 olmak üzere toplam 50 bin 249 başvuru yapıldı.
İhlâl kararları çerçevesinde hükmedilen tazminat miktarlarına ilişkin ödemeler ise 2004 yılı Mayıs ayı itibarıyla 22.2 milyon, 2005 yılında 16.2 milyon, 2006 yılında 13.8 milyon, 2007 yılında 26.2 milyon, 2008 yılında 10.3 milyon, 2009 yılında 11.6 milyon, 2010 yılında 33.1 milyon, 2011 yılında 37.1 milyon ve 2012 yılının ilk altı ayında 10.1 milyon TL oldu. Böylece 2012 yılının ilk altı aylık dilimine kadar AİHM’nin ihlâl kararları çerçevesinde hükmedilen tazminat miktarlarına ilişkin ödemeler 180.9 milyon TL’ye ulaştı.
Yeri geldi aktaralım: AİHM sözleşmesinin 60’ıncı yıldönümünün kutlandığı gün, AİHM de rutin bir şekilde önüne gelen şikâyetlerin bir bölümü daha sonuçlandırdı, web sitesinde aldığı en son 9 kararı açıkladı. İlginçtir ki, bu dokuz karardan altısı Türkiye’den gelen başvuruları konu alıyordu. Ve artık şaşırtıcı olmayan bir şekilde her birinde de en az bir kez “ihlâl” verilmiş, yani Türkiye mahkûm edilmişti.
Bu kararları başlıklar hâlinde şöyle aktarabiliriz:
MEYDİN ATHAN | 2006’da PKK üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra poliste işkence gördüğü şikâyetiyle Türkiye’yi AİHM’de dava etmiş. AİHM kötü muameleden ihlâl vermemekle birlikte, vatandaşın şikâyeti ilgili makamlarca etkin bir şekilde soruşturulmadığı için Türkiye’yi mahkûm etti. |
ŞADIR ÇADIROĞLU | Van’da seyyar sokak satıcısı olarak gözlük satarak hayatını kazanmaya çalışıyordu. 1999 yılında iki polisin sokak satıcılarını kovalaması sırasında hayatını kaybetti. 16 yaşındaydı. Ailesi, polisin vurması soncu düşerek öldüğünü ileri sürerek AİHM’ye başvurdu. Mahkeme, Çadıroğlu’nun ölümü etkin bir şekilde soruşturulmadığı için Türkiye’ye ihlâl verdi. |
HALİL DURDU | Silahlı Kuvvetler’de uzman çavuş olarak görev yaparken Ekim 2008’de ölü olarak bulundu. Hazırlanan resmi raporun silahın “orta menzilden” ateşlendiğine işaret etmesine karşılık, askeri savcılık olayın intihar olduğuna hükmederek dosyayı kapattı. Ailenin başvurusu üzerine AİHM bu olayda devletin Durdu’nun ölüm nedenini etkin bir şekilde soruşturmadığına hükmetti. |
NİHAT KONAK | TKP/ML-TİKKO yöneticisi olmak suçlamasıyla yargılandığı davada 2004 yılında mahkûm oldu. Konak, 1998’de gözaltına alındığı sırada avukatıyla görüşmesine izin verilmediği için savunma hakkının kısıtlandığını belirterek AİHM’ye başvurdu. AİHM, Konak’ın savunma hakkının kısıtlandığına kanaat getirerek Türkiye’ye ihlâl verdi. |
GÜLİZAR TUNCER GÜNEŞ | 2005 yılında evlendikten sonra kızlık soyadını korumak için yaptığı başvuru mahkeme tarafından reddedildi. Bunun üzerine AİHM’ye gitti. Mahkeme, AİHS’nin özel hayat ve aile hayatına ilişkin sekizinci maddesiyle bağlantılı olarak ayrımcılığın yasaklanmasına ilişkin 14’üncü maddesinden ihlâl verdi. |
ÜMİT BİLGİÇ | 2003 yılında Adana’da zorla akıl hastanesine kapatıldığı ve ayrıca mahkemeye hakaret ettiği iddiasıyla hakkında açılan davada haklarının çiğnendiğini belirterek AİHM’ye başvurdu. AİHM, şikâyet sahibini haklı buldu, hastaneye kapatma kararının yasal dayanağının olmadığına, ayrıca ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine hükmetti. |
Nihayetinde Sedat Ergin’in deyişiyle, AİHM’nin bir gün içinde 6 ihlâl vermesi Türkiye’nin mahkemedeki olumsuz sicilini teyit eden rutin bir durumdur aslında. 60’ıncı yıldönümü kutlanan sözleşmeyi geçen süre içinde en çok hangi ülke ihlâl etti diye baktığımızda, Türkiye’nin 2012 sonuna kadar verilen yaklaşık 16 bin karar içinde 2 bin 521 ihlâl kararıyla Avrupa birincisi olduğunu görüyoruz.”
19 Kasım 2013, Ankara.
N O T L A R
[1] 22 Kasım 2013 tarihinde Çağdaş Hukukçular Derneği’nin, 24-25-26 Aralık 2013’de Silivri’deki duruşmaya çağrı için Ankara Yüksel Caddesi’ndeki basın açıklamasında yapılan konuşma… İstanbul’da 24 Kasım 2013 tarihinde İstanbul Forumlar Koordinasyonu bünyesindeki ‘Siyasi Tutsaklara Özgürlük Çalışma Grubu’nun “Hepsi Özgürleşene Dek Hepimiz Tutsağız!” başlığıyla düzenlediği forumda “Siyasi Suç Nedir-Siyasi Suçlu Kimdir? Terör Nedir-Terörist Kimdir?” alt başlığında yapılan konuşma…
[2] Bertolt Brecht.
[34] “İnsan Avı”, Cumhuriyet, 19 Haziran 2013, s.5.
[35] Hilal Köse, “Linci Soruşturan Yok”, Cumhuriyet, 31 Ekim 2013, s.4.
[36] Alican Uludağ, “Barodan Çifte Suç Duyurusu”, Cumhuriyet, 30 Haziran 2013, s.6.
[37] “Gezi Eylemlerinde Kör Eden Gazı Atan Polise 16 Ay Kıdem Durdurma Cezası”, Radikal, 18 Eylül 2013, s.8.
[38] Mesut Hasan Benli, “Davul ve Gitar Çalarak Grubu Motive Etmek”, Radikal, 13 Ekim 2013, s.6-7.
[39] “Deniz Gözlüğü ve Baret Suç Delili”, Cumhuriyet, 10 Temmuz 2013, s.5.
[40] İsmail Saymaz, “Adli Kriterler Şaşırttı”, Radikal, 10 Temmuz 2013, s.6-7.
[41] İsmail Sağıroğlu, “Soluğu Fas’ta Aldı”, Radikal, 13 Temmuz 2013, s.8.
[42] İsmail Sağıroğlu, “… ‘Palalı’ Serbest Bırakıldı…”, Radikal, 30 Ağustos 2013, s.9.
[43] “Onurlu Yaşa Simit Sat”, Cumhuriyet, 5 Ağustos 2013, s.6.
[44] “İşkenceci Polise de, İşkenceye Direnene de İki Yıl Hapis…”, Birgün, 17 Ağustos 2013, s.10.
[45] Mahmut Oral, “Gizli Tanık İfadesiyle Ömür Boyu Hapis”, Cumhuriyet, 22 Şubat 2013, s.6.
[46] Gökçer Tahincioğlu, “Kızının Kürtçe İsmi Dosyada Delil Sayıldı”, Milliyet, 23 Eylül 2013, s.14.
[47] Elçin Yıldıral, “34 Kişiydik, Üzerimizden F16 Geçti”, Birgün, 12 Ocak 2013, s.6.
[48] Havva Kesimal, “Devlet Tacizciyi Koruyor”, Taraf, 25 Ağustos 2013, s.5.
[49] Toygun Atilla, “4 Yıldır Adalet Bekleyen Dava”, Hürriyet, 24 Mayıs 2012, s.9.
[50] Gürkay Gündoğan, “Dövmeden Sarığa Geçen Tecavüz Hükümlüsüne ‘İyi Hâl’ İndirimi”, Radikal, 13 Mart 2013.
[51] Alican Uludağ, “Gezi’de Skandal Tutuklama”, Cumhuriyet, 4 Temmuz 2013, s.6.