Site icon Rojnameya Newroz

CUMARTESİ ANNELERİ: KAYBEDENLER YARGILANSIN

Galatasaray Meydanı’nda 631’inci kez bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bu hafta 23 yıl önce kaybedilen Ahmet Bulmuş’un akıbetini sorarak, sorumluların yargılanmasını istedi.

Cumartesi Anneleri, kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve sorumluların yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet mücadelesinin 631’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde “Failler belli kayıplar nerede?” yazılı siyah pankartın üzerine barışı simgeleyen beyaz tülbent konuldu. Bu haftaki eylemde 23 yıl önce kaybedilen Ahmet Bulmuş’un akıbeti sorulurken, 20 Temmuz 2015’te gerçekleşen Suruç Katliamı davasına çağrı yapıldı.

‘Saraylar bize adalet vermiyor’

1994 yılında Ankara’da kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin 22 yıldır adalet aradıklarını vurgulayarak, “Kaybedilen insanları kaybedenler yargılansın istiyoruz. Koca koca adalet sarayları yaptılar ne oldu? Ben saraylara bakmıyorum, saraylar bize adalet vermiyorlar. Bu ülkenin tarihi katliamlarla dolu. Suruç, Ankara daha birçok katliam yaşandı. Buradan çağrımdır 4 Mayıs tarihinde görülecek Suruç katliamı davasına hepimiz gidelim ve ailelere destek verelim” şeklinde konuştu.

‘Türkiye görevini yerine getirmiyor’

Bu hafta ki açıklamayı ise Meryem Göktepe yaptı. Meryem, “Zorla kaybetme fiilinin mağduru olan ailelerin uluslararası hukukta belirtildiği gibi adil bir yasal çözüme erişme hakları vardır. Devletin de bu ağır, insanlığa karşı suçtan sorumlu olan kamu görevlilerine karşı, ceza ve disiplin tedbirleri içeren bir mekanizma sağlama görevi vardır. Türkiye’de devlet tarafsız ve bağımsız soruşturmalar yürüterek, gözaltında kaybetme suçuna karışanların yargılanıp layıkıyla cezalandırılmasını güvence altına alma görevini yerine getirmiyor” dedi.
Gözaltında kaybetme suçunun faillerinin bir politika olarak cezasız bırakıldığını ifade eden Meryem, . Hak ve özgürlüklerin teminatı olması gereken yargı, hak ve özgürlükleri etkisiz hale getirmenin, ortadan kaldırmanın aracı olarak kullanılıyor” ifadelerinde bulundu.

‘Yoğun korku ortamında başvuru yapılamadı’

Meryem Ahmet Bulmuş’un hikayesini şöyle paylaştı: “1996 yılının Ocak ayında Silopi Sinan Lokantası’nın bahçesindeki kuyuda 6-7 kişiye ait olduğu düşünülen kalıntılara ulaşıldı. Kuyudan çıkartılan çuvalın içinde kafası olmayan bir beden de bulunuyordu. Bedenin üzerindeki giysiler sağlamdı. Olay yerinde bulunan Fatım Bulmuş bu giysilerden bedenin eşine ait olduğunu teşhis etti. Ancak yoğun korku ortamında resmi bir başvuru yapamadı. Silopi Belediyesi bulunan kalıntıları yer bilgisini açıklamadan toplu olarak Silopi kimsesizler mezarlığına gömdü. 9-14 Mart 2009 tarihleri arasında Silopi’deki BOTAŞ tesislerinde iki kuyuda yapılan kazılarda biri kafatası olmak üzere 17 kemik parçasına ulaşıldı. Bunun üzerine Vedat Bulmuş bulunan kafatasının babasına ait olabileceği düşüncesiyle Cizre Cumhuriyet Savcılığına başvuru yaptı.”

 

Exit mobile version