Günlerdir nedenlerini sorguladığımız tecavüz ve taciz bir furya halinde ve her yeni gelen haberle şok olmaktayız. Biz şok ola, üzerine fikirler yürüte duralım, meseleye direkt müdahale etmesi gereken devlet kurumları, yetkililer ise pervasızca olayları örtbas etmeye çalışmaktalar. Bu 45 çocuğa ve dahası benzer şeylere maruz kalmış başka çocuklara nasıl ulaşılacak, tekrar aynı şeyleri yaşamasınlar diye nasıl önlemler alınacak? Adı sanı, güvenirliği kanıtlanmamış bu kurumlar, vakıflarla nasıl mücadele edilecek? Dahası bu mücadeleye girişecek bir devlet aklı, iktidar partisi talebi, ihtiyacı var mı? Hem nereden çıktı bu zorbalar? Hangi aralıkta bunlara yeltenecek cesareti buldular… Elbette ki bu iktidar aralığında, boşluğunda. Her koşulda ve sığlıkta hep, ilelebet iktidar olmaya odaklanmış bir kitle yandaşını, tabanını, tetkik etmeye, yanlışını görmeye, dönüştürmeye ihtiyaç duymadan yoluna devam ederse yaşananlar, patlak veren skandal az bile diyebiliriz.
Nereden çıktı bu zorbalar demiştik ya, belki de hep buradaydılar da zorbalık edecek nüfuza, korunma çemberine sahip değildiler. Bu iktidar ehline en çok bu yüzden kızıyoruz işte, onlara bunları sağladıkları için. Olaylara, sözü edilen vakfa özellikle bu nedenle giydiriyoruz, suçluyoruz. Yaşananları münferit olaylar olarak değerlendirmememizin nedeni de bu…
Hem bu zorbalar hakikaten pedofili mi ya da gizli eşcinseller mi? Bunu bilmek neyi mi değiştirir, bence çok şeyi… Cinsel zorba ve tecavüzcüler kimlikleri, yönelimleri hakkında açık olabilseler birçok şey değişir belki. Hadi düşüncemi dolandırmadan söyleyeyim, son yaşanan olaylarda faillerin daha çok gizli eşcinsel olduğunu düşünmekteyim. Şöyle ki, küçük savunmasız erkek çocuklar üzerinde tahakküm kurmak yetişkin, yönelimini çevresine ifşa etmemiş, aforoz edilme korkusu yaşayan erkek birey için daha tercih edilesidir. Hele bu birey muhafazakar dindar bir çevredense daha çok.
Geçmişten günümüze Sol’da duran, politize olmuş, eşcinsel hakları mücadelesi veren ve günümüzde tanınmakta olup zaman içinde genel toplum anlayışına karşı bireylerin de açık desteğini alan LGBTİ, Kaos-GL oluşum ve benzerleri sayesinde marjinal bireyler olarak görülmemekteler.
Bunlara karşın Sağ’da duran, Müslüman dindar apolitik LGBTİ bireyler, ne dinlerini terk edebilmiş, ne dinde bir reform sağlayabilmiş, ne de kendilerini ifade edecek bir alan, örgütlülük geliştirememişlerdir. Dolayısıyla özgür, mutlu bir cinsel yaşamı olmayan bu bireyler, yaşadıkları çevreden aforoz edilme korkusuyla da kendilerine uygun eş partnerler bulmak yerine küçük savunmasız erkek çocuklara yönelmekteler… Doğrusu, Ensar Vakıf evlerinde gerçekleşen bunca şey, birbirini kollayan birçok kişi bana bu arayışın eşcinsel dindar erkekler arasında konuşulduğunu, tartışıldığını, çareler arandığını düşündürmekte. Hani yoksa Ensar Vakfı gizli bir eşcinsel Club mü? E işte canımızı yakan bu illegalite! Nazenin çocukların harcanmasındaki bir neden de bu. Hıristiyanların dini lideri bugün, kutsal kitaplardan azade LGBTİ bireyler için, cinsellik için olumlu şeyler söylerken, Müslüman dünyası, kanaat önderleri bu konuda asla geri adım atmamaktalar. Müslümanlar da cemaatlerinden aforoz edilme pahasına bir mücadeleye girişmeliler… Gerek kendileri, gerek yakınları cinsel zorbalığa, taciz tecavüze bulaşmamak ya da bunlara maruz kalmamak, mağdur olmamak için acilen böyle bir mücadeleye girişmeliler… Aksi, eklektik olan bu toplumun daha çok çürümesine, çocuk, genç, yetişkin neslin dönülmez, tamir edilmez arazlarla devamına neden olurlar. Şunu da asla unutmamalıyız ki, ayrımcılığa karşı LGBTİ bireylere verdiğimiz her destek, özgürlük arayışı, heteroseksüelleri de özgürleştirecektir.
Tüm bunlardan bağımsız pedofiller, bu eğilimleri gösteren kişiler de gönüllülük esasıyla, henüz suça bulaşmadan sağlık kuruluşlarına başvurmalı, yardım talep etmelidirler. Devlet ve kurumları her bakımdan vatandaşını cinsel suçlar konusunda sonuç odaklı cezalandırmaya yönelik değil, neden odaklı önemsemeli, çareler üretmelidirler.
- 04. 2016