Site icon Rojnameya Newroz

BÜTÜN HER ŞEY İKTİDARA SERBEST, MUHALİFLERE YASAK!

Bir ülkede eşitlik duygusu ve adalet olgusu oturmadığı zaman her şey yapılabilinir ama doğrular yapılamaz. İşte Türkiye bunun en somut örneklerinden birisidir. Her ülkede ve toplumda yapıp ya da yapamayacağınız şeyler vardır. Normal şartlarda yapabileceğiniz ve yapamayacağınız şeylere adalet olgusu ve toplum vicdanı karar verir ve bireysel tercihler bu yönde gelişir.
Ama Türkiye gibi adaleti kayıp kimsenin de arama gibi bir derdi olmadığı ülkelerde durum biraz faklıdır. 

Hasan Işık / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Örneğin;
-Askerliğin bir savaş mesleği olduğunu ve bu görevi yapmanıza vicdanınız elvermediği için “Vicdani Retçi “olmazsınız ama bedelini ödeyip “Cüzdanı Retçi” olabilirsiniz.
-Akademisyenseniz barış isteyemezsiniz yoksa işten atılır hapse tıkılırsınız. Ama miting düzenleyip “Oluk  oluk kanınızı akıtırım” diye tehdit edilebilirsiniz.
-İktidarı eleştiremezsiniz, ekonomi kötü yeni bir yönetim istiyoruz diyemezsiniz.  Ama iktidarı değiştirelim diyenlere “Bunlar babasını değiştirmek isteyen pezevenkler” diyebilirsiniz.
-Kürdistan’da yaylanıza çıkıp hayvanlarınızı otlatamazsınız. Ama Kanadalılar Kaz Dağlarını Amerikalılar Erzincan dağlarını katledip maden arayabilir.
-Havva Ana olup “Ula bura benim” deyip doğayı sahiplenemezsiniz. Ama “Milletin bilmem neresine koyarım” diyen holding olup doğayı katledebilirisiniz.
-TRT ŞEŞ izleyebilirsiniz. Ama mahkemede ya da cezaevinde Kürtçe konuşamazsınız.
-Transsanız öldürülebilirsiniz cenazenizde kaldırılmayabilinir. Ama mirasınız kullanılabilinir.
-Şort giyemezsiniz çünkü insanları tahrik edersiniz. Ama otobüste saldırıya uğrayabilirsiniz.
-Ülke başkanlarınız Kürdistan Bölgesi’nin her etkinliğine katılabilir. Ama Kürdistanlı turist olarak ülkeye gelirseniz linç edilebilinirsiniz.
-Çiftçinin alınteri toprak kokan parasını dolandırıp başka ülkelerde yaşayabilirsiniz. Ama başka ülkenin gazetecisi bile olsanız muhalifsiniz diye tutuklanabilirsiniz.
-Naylon faturalarla milyon dolarlık kaçakçılıklar yapabilirsiniz hatta ambargoları delip uçaklarla altın bile kaçırabilirsiniz. Ama Roboski’de elli liralık okul harçlığı için mazot taşırsanız bombalanılarak öldürülebilirsiniz.
-Milletin parasıyla saraylarda oturup milyonluk ejder suları içebilirsiniz. Ama Ramazan da oruç tutmuyorsunuz diye bıçaklanarak öldürülebilirsiniz.
-Cem Evlerine cümbüş evleri diyebilirsiniz. Ama çocuklara “Bir kerecik” tecavüz edilen tarikat evlerine laf söyleyemezsiniz.
-Fakülte bitirip yıllarca okullar okuyabilir ama bir sınıfı yönetecek öğretmen olamazsınız. Ama Damat olup bir ülkenin ekonomisini yönetebilirsiniz.
-Yılların emeği ve birikimiyle aldığınız diplomalarınız bir KHK ile iptal edilebilinir. Ama diplomasız cumhurbaşkanı bile olabilirsiniz.
-Ülkelerini Stratejik Derinliği olan politikacılarımızın bu hale getirdi “Suriyesizleştirdiklerimize” sahip çıkmalıyız diyemezsiniz. Ama onları linç edip apar topar perişan haldeki ülkelerine gönderebilirsiniz. 
-Barış Annesi olup çocuğunuzun akıbetini soramazsınız. Ama Fail-i Meçhullerin Tansu Ana’sı olup miting meydanlarında nara atabilirsiniz. 
-Gezi Parkında 1 ağaç kesemezsiniz. Ama Kürdistan’da tanklarla 11 şehri yıkabilirsiniz.
-İstanbul Belediye Başkan adayı Binali olup Amed’de Kürdistan diyebilirsin. Ama Amed’li Osman olup mecliste ben Kürdistan vekiliyim diyemezsiniz.
-Elinizde ekmek varsa sokak ortasında öldürülebilirsiniz. Ama evinizde kutular dolusu milletin parası varsa elinizi kolunuzu sallayarak gezebilirsiniz…


Kurumlarından siyasetine, hukukundan bireysel yaşantıya kadar daha pek çok örnek sayabileceğimiz bu tezatlıklar baştan sona bir çürümüşlüğün hayat bulmuş halidir. Bu tezatlıklar çözülmeden toplumda hiçbir şeyin normal seyrinde ilerlemesi mümkün değildir. Tüm bu tezatlıkları bitirmenin en basit yollarından birisi toplumsal bir uzlaşı, demokratik bir ortam yaratma mücadelesi ve bunların hukuksal garantilerinin ivedilikle sağlanmasıdır. Zor ama normalleşmenin tek yolu da bu gibi görünmekte.

Exit mobile version