Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Birleşmiş Milletler fikri 2. Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra savaşın galibi ülkeler tarafından ortaya atılmıştır.
Uluslararası sistemin en önemli aktörlerinden biri de Birleşmiş Milletler’dir.
Amacı ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak, olası bir savaşın önüne geçerek dünya barışını sağlamak ve ülkeler arasında uluslararası ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel işbirliğini sağlamaktır.
25 Nisan 1945’te San Francisco Konferansı’nda 50 ülkenin temsilcileri bir araya gelerek 110 maddeden oluşan bir anlaşma imzaladılar. Bu anlaşma oy birliği ile kabul edildi.
24 Ekim 1924’te Güvenlik Konseyi’nin beş daimi (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) üyesinin yanı sıra diğer devletlerin çoğunluğunun onaylamasıyla anlaşma yürürlüğe girdi. Bu anlaşma ile Birleşmiş Milletler kuruldu.
26 Haziran 1945’te 50 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Antlaşması, uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını evrensel düzeyde yasaklayan bir antlaşmadır.
Bu evrensel değerler ışığında kurulan BM güçlü emperyalist ülkelerin arka bahçesine dönüştü. Emperyalistlerin, sömürgecilerin, işgalcilerin yani güçlülerin yaptıkları savaşlara karşı işlevsiz kalmaktadır.
BMÖ’nün (Birleşmiş Milletler Örgütü) organları
* Genel Sekreterlik
* Genel Kurul
* Güvenlik Konseyi
* Ekonomik ve Sosyal Konsey
* Uluslararası Adalet Divanı
BMÖ aslında bu gezegende barışın sağlanması için bütün kurum ve kuruluşlarını dizayn etmiştir. Ama bu kurumlar egemen güçlere karşı aciz kalarak, asıl işlevini yerine getirmekte başarısız olmaktadır.
Birleşmiş Milletler de Milletler Cemiyeti gibi savaşları önlemekte ve barışı sağlamakta başarısız olmuştur.
BM’ye üye olmak için barış sever olmak şarttır diyor.
Irak’a saldıran ABD – İngiltere, Ukrayna’ya savaş açan Rusya, Irak ve Suriye’nin kuzeyine operasyon düzenleyen Türkiye, Gazze’ye saldıran İsrail BM üyesi değiller mi?
BM halkların kaderini tayin hakkını savunuyor.
25 Eylül 2017’de Irak’ın özerk bölgesi Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde yapılan referandumda seçmenlere “Kürdistan Bölgesi ve Kürdistan Bölgesi dışında kalan Kürt yerleşimlerin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz? Sorusu soruldu ve seçmenlerin yüzde 92.73’ü referanduma “EVET” oyu vermiştir.
BM bu referanduma suskun kalırken BM üyesi ülkelerin şahinleri karşı çıkmıştır.
BM Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye rağmen başta Afrika ve Ortadoğu ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafında ağır sanayi işyerlerinde çalıştırılarak ve savaşlarda öldürülerek çocuk hakları ihlal ediliyor.
BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 27. Maddesi kapsamında azınlık haklarından bahsedilmesine rağmen azınlık haklarına karşı etkisiz kalarak, azınlık halkları gördükleri zulümle baş başa bırakmaktadır.
BM Üye Devletleri toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesi hususunda önemli bir role sahip olmasına rağmen savaşlarda ki kadın ve çocuk mağduriyetinin önüne geçemiyor, savaşlarda en ağır bedeli kadınlar ve çocuklar ödüyorlar.
BM uluslararası sorunları önleyebilme gücü, yeteneği, kabiliyeti yetersiz kaldığı, başarısız olduğu sürece hep sorgulanacaktır.