Site icon Rojnameya Newroz

Kullanılan ama yasaklı, bilinmeyen bir dil

Yasaklı dil Kürtçe

Mehmet DÖNMEZ / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

Sosyalist Mezopotamya, Sayı 12, Haziran 2022

Günümüzde en çok kullanılan Kürt dili Kurmancî (Behdînî), Soranî, Dimilî (Zazakî), Goranî (Hewramî) lehçeleridir.

Dil bilimciler Kürtçeyi Hint-Avrupa dil gurubuna ait bir dil olarak kabul etmektedir. Yine dil bilimciler Kurmancî ile Soranî lehçesini, Zazakî ile de Goranî lehçesini birbirlerine yakın bulmakta, Goranî ile Zazakî lehçelerini de Farsçaya yakın bulmaktadırlar.

Dünyadaki Kürtlerin yaklaşık yarısı Türkiye Kürdistan’ında ya da diğer adıyla K. Kürdistan’da yaşamakta. Kürdistan olarak adlandırılan coğrafyanın yarsı Türk devleti egemenliği içerisindedir.

1970 yılı genel nüfus sayımı verilerine göre Kürtlerin nüfusu toplam Türkiye nüfusunun yaklaşık %24’üne tekabül etmekteydi. Kürt nüfusunun önemli bir kısmı bir taraftan Kürt kimliğine dönük baskı, inkar, asimilasyon politikaları diğer taraftan ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı zorunlu göçe maruz kalmıştır. Türk metropollerine göç ettirilen Kürtler yoğun bir asimilasyona tabi tutuldular, Kürtler Kürt olduklarını söylemeye dahi tereddüt ettiler. Gecekondularda yaşayan, Türkçe bilmeyen Kürt yoksulların çoğu çocuklarına Kürtçe öğretmekten geri durdular, çocuklarına Kürt olduklarını gizlemeyi tembihlediler.

Kürt kimliği ve kültürüne dönük diğer bir asimilasyon politikası ise yüzlerce yıl önce başlamıştı. Bu politika, Kürdistan’da Kürtlerin yaşadığı bölgelere Türk göçmenler yerleştirerek Kürt dili ve kültürünün unutturulmasını sağlamaktı. Kürtlerin diline dönük yasaklar 1920 yıllarda başladı. Kürt köyleri, bölgeleri, kasabaları, çeşmeleri, dağları, ovaları, yeni doğan çocuk isimleri Türkleştirilerek Kürt dili, kültürü ve ulusu tamamen ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Önce Osmanlı sonra Türk devleti Ermenilere, Rumlara, Kürtlere, Süryanilere ve Araplara karşı izlediği asimilasyon politikalarıyla kendi ulus devletini inşa sürecine girmiştir.

Yüz yılı aşkın devam eden bu asimilasyon sonucu milyonlarca Kürt artık anadilini bilmiyor.

Türk devletinin de uygulamakla yükümlü olduğu Birleşmiş Milletler’in Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 29. Paragrafı, bu konuda net bir belirleme yaparak devletler resmi dil dışında anadil eğitimi vermek zorundadır. Ama ne garip ki halen bu ülkede anadilde eğitimi savunanlar “terörü” desteklemekle suçlanıyorlar, şiddete ve baskıya maruz kalarak cezalandırılıyorlar.

AB Azınlık Hakları ve Bölgesel Çerçeve Sözleşmesi’nde de bu hak açık olarak dile getirilmesine rağmen aday ülke olan Türk devleti yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Türk devletinin üye olmak istediği AB ülkelerinde ise ana dil eğitimi en geniş kapsamda uygulanmaktadır.

AB içerisinde bunu en iyi uygulayan İsveç, 1975 yılın aldığı kararla anadil eğitimini bir hak olarak yasallaştırmış olup bugün İsveç’te konuşulan tüm dillerde anadil eğitimi seçmeli ders olarak verilmektedir. Türk devleti ise Kürt dilini bilinmeyen bir dil olarak görmekte.

Uluslararası Anadil Eğitimi örgütü her ülkenin anadil eğitimine uluslar arası bir sınır kazandırıp tartışma ortamı yaratarak bu eğitimi işbirliği içinde geliştirme amacı güden bir kuruluştur. Uluslararası Anadil Eğitimi Örgütü kurulduktan sonra 8 Kasım 1982 tarihli kararla Belçika, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Macaristan ve Türkiye işbirliğine çağırılmıştır, tabi Trük devleti bu kararı da görmezden gelmiştir.

Dilini kaybeden bir ulusun varlığı düşünülemez. Çünkü ulus ancak diliyle varlığını sürdürebilir. Türk devleti Kopenhag Kriterleri çerçevesinde anadil eğitimini kendi bütünlüğü açısından büyük bir tehdit olarak görmektedir.

12 Eylül darbesinin baskı ve işkence dönemlerinde sembolleşen İpek Elmas’ın idamla yargılanan oğlu Kamber Ateş annesinin ölene kadar sadece Kürtçe konuştuğunu söyledi.

İpek Ateş Kürtçe konuşmanın yasak olduğu cezaevinde 7 yıldır göremediği oğlunu cezaevinde ziyaret etmek istiyordu ama anadili Kürtçenin dışında bir dil bilmiyordu İpek Elmas. Görüş sırasında Türkçe dışında dillerin konuşulması da yasaktı. İpek Elmas’ı cezaevine götüren diğer oğlu ona bir cümle öğretti, “Kamber Ateş nasılsın?”

Anadilde eğitim herkesin hakkıdır. Tüm okullarda olmalı ama sadece Kürtlerin hakkı olduğu için değil bir Türk olarak ben de çocuğuma Kürtçe öğretme hakkına sahip olmalıyım.

Tıpkı Kürtlerin Türk okullarında Türkçe okuma hakkına sahip olduğu gibi.

Kürtçe bilmek kimseyi Kürtleştirmediği gibi, Türkçe bilmekte kimseyi Türkleştirmez.

Birlikte yaşadığımız bu topraklarda halkların birbirlerinin dillerini bilmek ve konuşmak bir zenginlik olarak görülmelidir.

Yıllarca ders kitaplarında İngilizce, Fransızca, Almanca, Farsça ve Osmanlıca öğretiliyor bir arada yaşadığımız insanların dilini kendimize ait hissetmekten ve öğrenmekten daha doğal ne olabilir, neden korkuyoruz?

Yaklaşık yüzyıldır inkar edilen Kürt dilini yurttaşlar ancak kendi aralarında konuşabiliyorlardı. Kürtler Kürt dilinin eğitim dili ve resmi dil olması için yoğun bir mücadele veriyorlar. İzlenen inkar ve asimilasyon politikaları nedeni ile Kürt dili kamusal alanda kullanılamadığı için büyük bir tehlike altındadır.

Herkesin birbirinden öğreneceği bir şey var bizi bir araya getirecek olan dilimizdir.

Kürt dilinin anadil olarak anayasal güvence altına alınması gerekli ve bunu ancak birlikte başarabiliriz. Eşitlik olacaksa önce dilde olmalı ve Kürtçeyi yaşatmak ve sürekli hale getirmek için Ape Musa’nın dediği gibi ıslık çalmamız bile Kürtçe olsun.

Exit mobile version