Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Almanya’daki derin antikomünizme yeni bir örnek. Kuruluşu 1947’lere kadar uzanan junge Welt (Genç Dünya) -günlük sol bir gazete- gazetesine dolaysıyla tüm sol basına yeni kısıtlamalar. junge Welt gazetesi 1947’de o zamanki Almam Demokratik Cumhuriyeti (DDR) başkenti Berlin’de haftalık gazete olarak yayına başlar. Aynı zamanda gazete Hür Alman Gençliği’nin (FDJ-Freie Deutsche Jugend) merkez yayın organıdır. 1952’den itibaren günlük yayına geçer. İki Almanya’nın birleşmesinden sonra birçok zorluk ve engellemelere rağmen günümüze kadar gelebilen nadir gazetelerden biridir. 18.07.2024 Perşembe günü Berlin İdare Mahkemesi (Verwaltungsgericht) gazetenin Almanya Anayasayı Koruma (Verfassungsschutz) Örgütü tarafından yıllık raporlarda aşırı sol olarak gösterilmesinin yasal olduğu yönünde karar verdi. Dolaysıyla gazete Anayasayı Koruma Örgütünce anayasaya düşman yayınlar statüsünde gözetim altında tutulacak. Mahkeme kararını açıklarken 4 ayrı gerekçeyi öne çıkardı. Birincisi, gazete Marksist-Leninist bir toplumsal yaşam tarzını savunuyor. Ancak Lenin özgürlükçü demokratik yaşam tarzına karşı savaşıyordu. Şayet Lenin’e junge Welt gazetesinin yaptığı gibi sempati duyuluyor ise; bu da özgürlükçü demokratik toplumsal yaşama karşı olmayı getirir. Değişik zamanlarda gazetede çıkan yazıların içeriklerine bakılırsa, gazetenin Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne içten bir sempati duyduğu görülüyor. (İçten duyulan sempati nasıl görülüyorsa). İkincisi gazetede çalışanların bazılarının Alman Komünist Partisi (DKP) ile de ortak yönlerinin bulunduğu belirtiliyor ancak herhangi bir isim anılmıyor. Üçüncüsü gazetenin bir bilgilendirme haber yaymanın dışında içeriğinde sınıf savaşının öne çıkarıldığı eylemlilikleri olduğunu belirterek, buna her yıl yapılan Rosa Luksemburg konferanslarını gösterdi. Dördüncüsü gazete yayınlarında yeterince şiddete karşı gelmiyor. İsim vermemekle beraber, gazetede yazan kimilerinin demokratik yaşam tarzına karşı olduklarını hatta içlerinde teröristlerinde olabileceğini öne sürdü. Dolaysıyla anayasayı koruma örgütü gazeteyi aşırı sol olarak raporuna almakta haklı.
Daha önceleri 8/9 Mayıs 1945’in yıl dönümü ile ilgili Alman polisinin tavrını dile getirmiştim. Antifaşistlerin Sovyet anıtına girmeleri engellenmeye çalışıldı. Özüne bakılırsa Batı Almanya’da komünistlere, sosyalistlere karşı savaş kuruluşu ile beraber başladı ve hala aynı hızla devam ediyor. 23 Mayıs 1945’te kurulan Federal Alman Cumhuriyeti ilk seçimlerini 20 Eylül 1949’da yaptı. Başa gelen Adenauer CDU (Hristiyan Demokrat Parti) savaş sonrasının en sağcı bağnaz politikacıları arasında sayılır. 26 Haziran 1951’de Batı Almanya’daki Hür Alman Gençliği FDJ yasaklanır. 17 Ağustos 1956 KDP’nin (Almanya Komünist Partisi) yasaklanması, komünistleri yeniden illegaliteye sürdü. Sayısız tutuklanmalar, baskılar birbirini takip etti. Bu yasak ancak 12 yıl sonra 25 Eylül 1968’de DKP’nin (Alman Komünist Patisi) kurulmasıyla aşıldı. Parti eski ismi olan Almanya Komünist partisi (KDP) olarak kurulamadığı için, Alman Komünist Partisi (DKP) adını almak zorunda kaldı. Ocak 1972’de çıkarılan “Radikalenerlass”ın (radikallere karşı yasa ya da radikaller yasası) ana hedefi komünistler oldu. Dört yıl önce kurulan DKP yavaş yavaş toparlanmaya, görünür hale gelmeye başlaması ve 1968 öğrenci hareketleri bu yasaya gerekçe olarak gösterildiler. 3,5 milyona yakın insanın bu yasadan soruşturmaya uğradığı ve halk arasında meslek yasağı yasası olarak tanınır. Yüzlerce kamu çalışanı işini kaybetmek durumunda kaldı. 1985’te birçok eyalet yasayı kaldırdı veya yumuşattı. 1991’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden DKP’li bir öğretmenin mahkemeyi kazanarak yeniden işine dönmesiyle Bavyera eyaleti de yasayı kaldırmak zorunda kaldı. Bilgiler yukarıda ismi geçen anayasayı koruma örgütünde alınırdı. Başka bir deyişle çok yaygın bir fişleme sistemi kurulmuştu. Son bir-iki yıldaki gelişmeler, özellikle de Ukrayna savaşı ile başlayan sisteme uymayanı düşman ilan etme alışkanlığı aklımıza iyi şeyler getirmiyor.
22.07.2024