Site icon Rojnameya Newroz

BAHAR NEWROZ KOKAR NEWROZ DA KÜRTLERE ÖZGÜRLÜĞÜ MÜJDELER!..

 Dünya büyük, Kürtler küçük! Dünya Kürtleri görmüyor! Birleşmiş Milletler’in kararları bile Kürtler söz konusu olunca hükümsüz kalıyor! Tüm olumsuzluklara rağmen Kürtler direniyor ve topyekun isyandalar! İnsanın artık „Kürd’ün, Kürt’ten başka dostu yoktur!“ diyesi geliyor!..

Abuzer Bali Han / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız

1960 ve 1970’li gençlik yıllarımızda gönlümüzü halkların kardeşliği sevdasına kaptırarak „Her halk kendi kaderini serbestçe tayin etmede özgürdür!“ diye bugünkü Rusya’yı idare eden sahte sosyalistlerin peşlerine düşerek geçirdik. Bu dönemde büyük Kürt kahramanı Molla Mustafa Barzani’nin üzerine Rus Mig savaş uçaklarının yağmur gibi attıkları Sadam Hüseyin’in bombalarına sosyalist olarak, seyirci kalarak sustuk. Feodalizm tasfiye ediliyor diye bazı Kürt sosyalist önderlerin yalan teorilerine kandık!.. Halbuki o günlerde de bugün olduğu gibi Ruslar Kürtlere karşı ihanet içindeydiler! Bu ihaneti o dönemde görüp eleştiren Kürt aydınlarına, Kürt örgüt liderleri düşmanca tavır alarak, onları örgütlerden dışlamışlardı!..

Tarihte sadece Ruslar mı Kürtlere düşmandı? Bir de Avrupa ülkelerine bakalım. Almanların Kürtlere yaptıkları hiç de Rusların yaptıklarından az değil! Doğu Almanya ile Batı Almanya yeniden birleşince, Doğu’nun ne kadar tank, panzer ve silahı var ise hepsini Türkiye’ye hediye ettiler! Kürdistan’ın dağı, taşı Doğu Almanya silahlarıyla donatılarak, bir daha kuşatıldı! Almanya’da Kürdistanlılar üzerinde yürütülen Alman ve Türk gizli teşkilatların birlikte çalışmalarına bir de NATO ülkeleri olarak üstü cilalanınca Kürtlerin yurtdışındaki kaderi bilinmeyen dehlizlerde planlaştırılarak bugünlere gelindi! Festival ve yürüyüşlerde bir araya gelen ve bazen sayıları yüz binleri bulan yurtsever Kürdistanlının  etkinlikleri ya görmemezlikten gelindi, ya da teröristlikle eş değerde tutuldu! Yavaş yavaş Türkiye’deki resmi makamların Kürt düşmanlığı, Almanya’da da Alman resmi makamlarınca birlikte yürütülünce, Kürdistanlıların demokratik eylemlerine gölge düşürülerek hep görmemezlikten gelindi!.. Yapılan karşı çalışmalarla her örgüte ajanlar yerleştirilerek, hangi örgütün ne kadar üyesi ve sempatizanı olduğunu bile sayılarca basına yansıtıldı! Bu arada politik çalışmayı parasal kazanca dönüştüren, gözü açık Kürt asıllı kalpazanlar da Alman makamlarına yardımcı olunca, kırk yıldan bu yana Kürtlerin ulusal bayramı olan Newroz’u bile Kürt örgütleri birlikte kutlayamaz hale getirildiler!.. Ulusal örgütlerin birlikte çalışmalarının önünü tıkayan gizli eller, bunlar bir türlü örgütlerden ayıklanamadılar! Bu tıkamayı bazen de örgüt liderleri açıktan açığa yaptılar!..

Yurtdışına 1980’li yıllarda gelen siyasiler, otuz-kırk yıl yurtdışında kaldıktan sonra Türkiye Hükümetlerinin de özel izinleriyle memlekete tekrar dönünce, beraberinde yurtdışındaki olumsuzlukları yine birlikte memlekete götürdüler! Bu kökü uzun yıllara dayanan kör dövüşü, Kürt ulusal mücadelesine büyük zararlar verdi…

Güney Kürdistan’da yapılan ve iç ihanetin hançeriyle yara alan tarihi Kürdistan referandumu daha zaferi yaşamadan Kerkük ve Kürdistan toprakları bir gecenin içinde Kürt düşmanlarının eline geçince, tüm Kürdistan Halkı büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Bu hayal kırıklığının etkisi Efrin’de Kürt Halkı’nın topyekun birlikte düşmanlarına karşı yekvücut olmasını sağladı. Hiçbir siyasi örgüt farkı güdülmeksizin, pratikte halk birleşerek, öz savunma hatlarını oluşturarak, düşmanlarına karşı tarihi direnişlerini sürdürmekteler! Halen bunlardan ders almayan Kürtler varsa, Kürtlerin artık onlara söyleyecek başka bir sözleri de kalmıyor!..

Almanya’dan bahsedilirken, Cermen (Germen) ırkına değinmeden olmaz. Bugünkü Almanların kökü çok eskilere uzanır. Kürtlerin aslı Ari ırkına mensup. Türklerinse Türki diye bilinen karışık başka bir ırka dayandıklarını ileri sürerler! Türklerin konuştukları dil, Ural-Altay Dil Ailesi’dir. Günümüzde Almanların konuştukları Almanca (Cermen-Germen) ile Kürtlerin konuştukları Kürtçe, Hint-Avrupa Dil Ailesi’nde yer alırlar. Türkler ile Almanlar arasında ne bir dil, ne de bir ırk akrabalığı var. Kürtler ile Almanlar arasında ise en azından bir dil akrabalığı var!..

Halbuki tarihe baktığımızda Osmanlılardan bugünkü Türklere gelinceye kadar aralarında menfaate dayalı ilişkileri hep süre gelmiştir. 20. yüzyıldan 21. yüzyıla girerken 1960’lı yıllardan itibaren Anadolu insanlarının Avrupa’ya işçi olarak akın edişiyle birlikte aralarında günümüzde sayıları çoktan milyonu aşan Kürt işçi ve aileleri de başta Almanya olmak üzere gelip Avrupa memleketlerini kendilerine mesken ettiler!..

Kürt-Alman ilişkileri daha yeni başlarken, Türkler daha önceleri başlamış olan Alman-Osmanlı dostluğu üzerine ilişkilerini daha da geliştirerek, memleketlerinde dili ve ırkı kelime olarak da yasak olan Kürtler üzerinde egemenliklerini Almanya’da Alman resmi makamları ile birlikte yeniden inşa ettiler!..

Türkler, Türkiye’de verilmekte olan Kürt ulusal mücadelesini terörize ederek, yurtdışındaki Kürtleri de bu mücadeleye yandaş olan teröristler olarak günden güne uluslararası ilişkilerde kullanarak, bir taşla iki kuşu hep vura geldi! Başta Kürt işçileri olmak üzere tüm Kürdistanlılar, bu oyuna bilerek ya da bilmeyerek zaman zaman uyuverdiler! Nasıl mı? 1970’li yıllara kadar yurtdışında sadece bir tane Yurtdışı Kürt Öğrenci Birliği vardı. Bu tarihten sonra yurtdışına çıkan Kürdistanlı siyasi liderler, önceleri bir olan öğrenci birliğini işlevsiz hale getirerek, 1980’li yıllara gelinceye kadar bir olan öğrenci derneğini Avrupa’da 8’e  çıkardılar. Siyasi bir Kürt partisi, Almanya’da kurulan Kürt işçi derneklerini 1979 yılında Frankfurt’ta tek siyasi bir çizgide federasyonlaştırırken, diğer siyasi çizgideki işçileri dışlayarak, tarihi büyük bir hata yaptı! Bu hatayı yapan örgüte zamanla diğer Kürt örgütleri de ayak uydurarak ayrı ayrı Kürt işçi federasyonlarını oluşturdular. Sonraları tek çizgide olan federasyonlar, kendi aralarında birleşerek, ayrı siyasi çizgide olan diğer federasyonları dışlayarak, Kürt İşçi Konfederasyonu’nu oluşturdular. Siyasi olarak Türkiye’de siyaseti legal olarak yapılmayacak düzeye getiren devlet, bu kez de Avrupa’da yüz binleri bir araya getiren eylemlerle, Kürt işçilerinin demokratik taleplerini, sanki terörü destekliyorlarmış gibi tüm aktivitelerini terörizm bataklığındaymış gibi Avrupalıların desteklemeyecekleri işlevsiz bir hale getirmeye çalıştılar!.. Kürdistan’da ulusal birliği oluşturmayan Kürt siyasi çevreler, bu defa yurtdışındaki Kürt işçi derneklerini birbirine karşı örgütleyerek, yurtdışındaki Kürt işçilerinin birliğini engellediler! Aradan kırk yıl geçmesine rağmen halen bu hatalarını sürdüren siyasiler daha ne zamana kadar bu ayrışmayı egemen devletlerin lehine sürdürecekler?!. Bu soruya ulusal birlik oluşturulmadan yanıt vermek oldukça zor!..

Bu arada tüm olumsuzlukları provokatörlere ya da düşmanlara yüklemek kolay bir değerlendirme olur! Çünkü birçok Kürt örgüt yöneticileri, başka bir Kürt örgütünü Alman resmi makamlarına rapor etmeyi alışkanlık haline getirdiler. Bir Kürt örgütünün diğer bir Kürt örgütünü teröristlikle suçlaması, bu Almanların da işine geliyordu. Böylesi bir işi kendilerine bir geçim yolu yapan Kürt siyasi çevreler günden güne türeyince, ajan aramaya hiç de ihtiyaç kalmadan, Kürtler Kürtleri ihbar etmeye başladılar! Bu arada birbirini sevmeyen Kürtlerin, birbirini konsolosluklara şikayetleri izledi. Kürt örgütlerini birbirine yabancılaştıran ve hatta birbirlerinden adam öldürmeye kadar işi vardıran Kürt siyasetçilerini elbette günü geldiğinde Kürt halkı onları birbirinden ayıklayacak! Lakin Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde yanlış siyaseti yapanların, halkın vereceği cezayı ve bu uğurda can veren binlerce şehidin akan kanlarını bir daha geri getirmez!..

Günümüzün şartlarında örgüt liderlerini iyi veya kötü Kürt olarak ayırmaya gerek yok. „Aynası iştir, kişinin lafa bakılmaz!“ sözü pratikte her zaman geçerlidir. Bugün Kürdistan’da olumsuz giden tüm işlerin sorumluları, elbette bugünkü siyaseti yapan Kürtlerin bizzat kendileridir. Birleşmeyen, ulusal bir cephe oluşturmayan halkların mücadelesi, hiç şüphe yok ki bugünkü Kürtlerin dağınık durumundan farklı olmaz! Bu olumsuzluklardan Kürt siyasetçileri dersler çıkarmalı ve geleceklerini ulusal, birleşik bir Kürt politikasını inşa etmeye yönlendirmelidirler!..

 

Bahar 2018

 

Exit mobile version