Temel DEMİRER

300 gotar hatine nivîsandin
0 comments made

Explore

Yoksullaştıran talanın israf ekonomisi

Azınlığın çoğunluğu yönettiği, güvensizliğin güvene ikame edildiği, savaşın barıştan daha değerli görüldüğü, düzenbazlığın olağan sayıldığı, sahiciliğin naiflikle itham edildiği ve yalanın hakikâti alt ettiği bir kesitten geçerken; yaşanan yıkım(lar) yeni bir yaratım(a) çağrı çıkar(t)maktadır.

“Masum değiliz hiçbirimiz” ya da Sezen Aksu vakası*

Tarihin gurur kaynağıdır teslim olmayan, diz çöktürülemeyen cesurlar…

Kimi açlığa mahkûm edilmiş, kimi yaşamlarının en güzel yıllarını cezaevinde geçirmek zorunda kalmış, kimi de “faili belli” cinayetlere kurban gitmiş olsalar da!

Şeyh Bedreddin ve yoldaşları gibi…

Kriz, saldırı(lar) ve sınıf savaşımı[1]

Türkiye’de bir yetişkinin yıllık ortalama kazancı 85 bin TL. Buna karşılık en yoksul yüzde 50’nin ortalama geliri yıllık 20.260 TL iken en zengin yüzde 10, bunun 23 katı kadar yani 463.020 TL kazanıyor. En zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54.5’ini alırken, en yoksul yüzde 50’nin payı sadece yüzde 12.

Burgazadalıydı Sait Faik*

"... Bazı adam vardır, insan yüzünde hınç, kin okur. Bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık... Bu adamın üstünden, başından da yalnızlık akar. Bir de bu adama, Kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız. Bu adam hikâyeci Sait Faik’tir.”

Çürüyen / çöken uluslararası hâl(imiz)

Yeni bir dönemin eşiğinde miyiz?

Yoksa eski(meyen) uluslararası ilişkiler girdabının yeni(lenmeyen) labirentinde mi?

Yanıt(ınız) ne olursa olsun, “olağanüstü” bir dönemin ya da “canavarlar zamanı” olarak nitelenmesi mümkün olan bir “geçiş süreci”nin içindeyiz.

NURHAK AYAKTAYKEN “ÖLDÜ MÜ DENİR ONLARA”?!

Sinan Cemgil meraklıydı; babasına-annesine hep sorular soruyordu. Onlar da oğullarının anlayacağı bir dille anlatıyordu. Nitelikli bir kültür ortamında yetişen Sinan çok başarılı bir öğrenci oldu. İngilizce, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca öğrendi.

MİZAHIN FERHANCASI

“Tiyatronun yetiştirdiği en özgün sanatçılardandı. Çağına tanıklık etme bilincini geleneksel tiyatro keyfiyle bütünleştirmişti”;[10] eğilip bükülmeden yaşayan kendine özgü bir sanatçıydı.

“POST”LU GÜNLERE SPİNOZA’CI BİR İTİRAZ

Zordur, zorludur felsefe... Düşünce kalabalığı değil, düşünce sistematiğidir. Belli bir mantık ve matematik çerçevesinde dünyayı, insanı, düşünceyi, kavramları, kısaca olanları anlama çabası ve neden-sonuç ilişkisi içinde belli bir sıraya koyma girişimidir.

MÜZİK, MÜTHİŞ ÖNEMLİDİR

Mesela… Serhatlı kadın dengbêjler, yüreklerinden kopan stranlarıyla kadınlara ışık oldu. Bilinen ilk kadın dengbêj Gulê’den, Kafkasya’nın parlayan yıldızı Sûsika Simo’ya, Vanlı Gazin’e kadar onlar geride sayısız eser bıraktı.
Verified by MonsterInsights