İslâm ve hukuk tartışmasının temelinde şeriat vardır. Şeriatın da temeli, kaynağı, her şeyi Kur’an’dır; bu konudaki modernist düşünsel ve pratik çabalar bir yana… İnsanı çevreleyen hukuk, yasa olarak somutlaşır. Yasayı yapan da “yasama” kurumlarıdır.
Futbol sermaye birikimini sağlayabilen bir kültür endüstrisi ürünü hâline geldi. Bu nedenle de siyasetten mafyaya, cemaatlerden etnik diasporalara tüm çıkar gruplarına kadar her yapıyı çekim alanına aldı.
İyi de bu soru(n)lar “Nasıl aşılacak” mı?
Elbette işçi sınıfına yaslanmış devrimci praksis ile…
Malum “uygulama”, “hareket”, “eylemin önemi” gibi anlamlar içeren praksisin amacı, değiştirmektir.
Ve tüm dünya tanıyacaktır bu çocukları; ne şan, ne şöhret peşinde koşmuş olmamalarına karşın.
Hayatlarını ölüme attıkları bu cehennem ateşinde, kendileri için hiçbir şey beklememişlerdir.
Onurlu bir hayattan başka bir istedikleri de olmamıştır halkları için…
Kazakistan İsyanı “son” değil; dahası var!
Kolay mı? İsyanı devlet terörüyle bastıran yönetim, ülkede gözle görülür hâlde olan eşitsizliği dile getirmek zorunda kalırken...
Durum açık: Coğrafyamız çürüyor. Ya da bir başka deyişle, içten içe patlıyor. Hiç kuşku yok ki yaşanan, “sosyal patlama”dır; ancak dışa değil içe dönük bir patlama(lar dizisi).