Diyalektik materyalizmin birinci ilkesidir; toplumsal tarihte her şey bir süreç içerisinde gelişim halindedir ve bu süreçler, bölük parçalı değil, bir bütünlük halindedir. Söz konusu bütünlük, her şey karşılıklı etkileme yasasına tabi olarak birbirine bağlıdır.
Türkiye’de geleneksel bir söylemdir, devlet hem kutsaldır hem de güçlüdür. Güçlü devlet ise güçlü liderin varlığına bağlıdır. Güçlü lider, bütün erklerin kendisinden toplandığı güçlü kişilik demektir. Cumhuriyet tarihi, Tek-Adam, İkinci-Adam, Baba, Alternatifsiz lider gibi sayısız liderle doludur.
Hegel, tarihin en zor anlaşılan filozlarından birisidir, onun hakkında yazı yazmak istemezdim. Nietzsche, hakkında ise internet üzerinde, özellikle Facebookta çoğu sol, sosyalist olarak tanıdığım pek çok kişinin, zaman zaman sözlerini paylaşması, sanki bu filozofun, ilerici, devrimci bir kişilik olarak yansıtılması veya öyle bir algı yaratılması, bende böyle bir denemeyi yazmaya itti.
Bir tür Çin işkencesine dönüştürülen bütün bu baskınlardan anlaşılıyor ki hükümet, HDP’yi kapatmak istiyor ama gerek içerde, gerekse dışarda doğacak tepkileri göze alamadığı için bunu yapmıyor, bunun yerine partinin içini boşaltıp, işlevsiz hale getirmeyi ve kendiliğinden kapısına kilit vurarak kapanmasını sağlamaya çalışıyor. Bu açık ve net olarak anlaşılıyor.
Ekonomiden sorumlu bir bakan var, tavırlarından anlaşılıyor, tuzu kuru, cüretkâr ve kendinden emin, konuşuyor, “enflasyonu düşürdük, 18 yıllık AKP iktidarı döneminde hane halkının gelirlerini 3 kat artırdık” diyor. Şakşakçılar hemen alkışlıyor, içlerinden biri çıkıp diyemiyor, “sayın bakan mutfaklarda yangın var, insanlar açlık ve çaresizlikten intihar ediyorlar.
Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi, bir yandan ırkçı-ulusalcı damarı kabartırken, öte yandan konu üzerinde yorum yapan sayısız uzman türetti. Piyasa bir anda uzmandan geçilmez oldu, herkes meşrebine göre yazdı çizdi. Fakat Ortadoğu’da reel politika üretmek gerçekten zor, çünkü zemin çok kaygan. Bu kaygan zeminde ancak tutarlı, cevap alabilecek sorular sorabilirsen bir sonuç elde edebilirsin, aksi halde havanda su dövmekten öte bir şey yapamazsın.
Dil, insanoğlunun doğa ve diğer çevre kabilelerle yaptıkları mücadelelerin sonucunda aralarındaki bağları güçlendirmek için yarattıkları kültürel bir iletişim aracıdır.