İnsanlar savaşlardan, doğal afetlerden ya da doğdukları yerde karınlarını doyuramadıkları için kendilerini metropol varoşlarına, hemşerilerinin yaşadıkları bölgelere yerleşirler. Belli bir süre iş ararlar, iş bulamayınca, sokaklarda çekçeklerle hurda kağıt işi yapan yakınlarıyla bu işe soyunurlar. Sosyal güvencesiz, sağlıksız şartlarda mecburiyetten dolayı kendilerini bu sektörün içinde bulurlar.
Hurda kağıt toplayıcıları farklı kültürlerden, farklı sosyo-ekonomik çevrelerden, farklı ülkelerden, farklı illerden gelerek ekmeklerini çöplerden kazanarak geçimlerini sağlıyorlar.
Eyüp Yalur / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Ernesto Che Guevara’nın dediği gibi “En büyük dayanışma yalnız ve umutsuz insanlar arasında gelişir” şiarıyla hareket ediyorlar atık kağıt emekçileri.
Çevreye duyarlı, ülke ekonomisine ciddi anlamda katkı sunan, yanlarından geçenlerin hor gördükleri bu emekçiler siz iktidar sahiplerinin iş vermek zorunda olmadığınız kişilerdir. Yani onlar sizin mağdur edip haklarını ellerinden aldıklarınız kişilerdir.
Her bir atık kağıt toplayan emekçinin hayatı bir roman derinliğindedir. Oturup hayat hikayelerini dinlerseniz sizi başka diyarlara sürükleyip götürürler.
Eğer onlara da yandaşlar ve candaşlara verdiğiniz gibi ballı işler verseydiniz insani olmayan bu işi yapmak zorunda kalmazlardı.
Valilikler sokaklardan atık kağıt toplamayı iki sebepten dolayı yasaklıyormuş.
1- “Haksız kazanç elde ediyorlar”mış. Man adası gibi vergi cenneti diye tabir edilen yerlere para kaçıranlar değil de boğaz tokluğuna sokaklardan hurda kağıt toplayan emekçiler mi haksız kazanç sağlıyorlar?!
b-) “Halkın sağlığını ve güvenliğini tehlikeye atıyorlar”mış. Atık kağıtları geri dönüşüme kazandırmak halk sağlığını ve güvenliğini nasıl tehlikeye atar?
Bu işe haksız kazanç, halk sağlığı ve güvenliği açısından bakanlar, hayatta kalma mücadelesi veren bu insanların eğitim, sağlık gibi sosyal haklarını dikkate alsaydılar bugün daha farklı şeyler konuşulurdu.
Toplumunun bütün kesimleriyle kavgalı olan iktidar hedefine şimdi de sokaklardan atık kağıt toplayan emekçileri koydu. Onların ekmeklerine göz dikti.
Ey iktidar şuna emin ol ki bu işin kaymağını yiyenler, yaz kış, soğuk sıcak, çar çamur demeden çöplerden ailesinin nafakasını kazanan zavallı, gariban çekçekçiler değil, iktidar yandaşları olan para babalarıdır.
Bu sektör işsizliğin, pahalılığın bir sonucudur. Ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olarak ele alınmalıdır. Aynı zamanda ekolojik bir sorundur da.
Atık kağıt emekçileri aynı zamanda birer çevrecidirler. Bu emekçiler her yıl yaklaşık bir milyon ton atık kağıt topluyorlar. Seksen milyon ağacın kesilmesini önlüyorlar. Bir yılda 1.5 milyon tondan fazla karbon salınımın önüne geçiyorlar.
Bu emekçiler yıllardır atık kağıtların (ham madde) yakılmaktan, toprağa gömülmekten ve benzeri yollarla imha edilmesinin önüne geçerek ülke ekonomisine katkı sunmuşlardır.
Sokak toplayıcısından, küçük ölçekli depocuya, nakliyecisine… yaklaşık bir milyon insan bu sektörden ekmek yiyor, bu sektörden geçiniyor.
Geri dönüşebilir atıkların sürdürülebilir bir sisteme oturtulamaması yıllardır tartışılan ama bir türlü çözüme ulaştırılamayan ve hep sokaklarda hurda kağıt toplayan emekçilerin mağdur edildiği bir handikaba dönüştürüldü. Bu işin çözümü için atık kağıt emekçileri, belediyeler ve çevre bakanlığı arasında bir koordinasyon kurulmalıdır.