Yasin Yetişgen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız
Kürdistan’ın tüm parçalarında 2022 Newroz’u coşkuyla kutlandı. Kuzey’de birçok kent ve ilçelerde kitlesel katılımla Newroz alanları dolduruldu.
Şimdiye kadar hep Adıyaman ve Antep Newroz kutlamalarına katılan Kürdistanlı bir Türk olarak bu yılki Newroz’a önce 20 Martta Adıyaman’da, sonra yani 21 Martta ilk defa Amed Newroz’una da katılmış oldum.
Bu açıdan benim için çok önemli ve değerliydi Amed’de Newroz’u kutlamak.
Basından izlediğim kadarıyla hemen hemen tüm kentlerdeki Newroz kutlamaları olağan seyriyle geçti diyebiliriz ama Amed kutlamalarında bu yıl ve diğer yerlerdeki kutlamalardan farklı bir durum vardı. Devletin, polisin her zaman Newroz kutlamalarında yasakçı ve baskıcı yönü var bunu biliyoruz lakin bu yılki Amed Newroz’unda alışılmış olan baskıcı zihniyetin dışında olağandışı diyebileceğimiz bir durum vardı. Beraber katıldığımız yoldaşlar da halktan insanlar da bunu dile getiriyordu.
Peki neydi bu olağandışı durum kısaca özetlersek;
Newroz alanı ve çevresiyle sınırlı kalmayan, tüm kente yayılan devletin otoriter, baskıcı, militarist yüzüyle karşı karşıyaydık. Devletin bu yüzünü Newroz alanı ve çevresinde daha çok hissettik.
Newroz alanına gidiş güzergahları üzerine aynı işlevi gören altı adet arama noktası koymak “güvenlik”le izah edilecek bir durum değil. Hele bir de gelen insanları her arama noktasında uzun süreler bekletip 10 dakikada kat edeceği yolu 2-3 saate çıkarmak “güvenlik”le hiç mi hiç izah edilemez.
Bu arama noktalarında on binlerce insan birikiyordu. Biriken kalabalık haliyle öfkelenip polis barikatına yükleniyor, kalabalığın içindeki çocuk ve yaşlılar ezilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyordu. Amaçları halkta bıkkınlık yaratıp geri dönmelerini sağlamaktı ama bu planları tutmadı.
Halk bu barikatları bazen yıkıyordu ama hemen tomalar ve binlerce çevik kuvvet devreye girerek halka saldırıyordu. Yine bu arama noktalarında Kürt halkının kültürel sembolleri olan ve yeşil sarı kırmız renkli olan hiçbir şeye izin vermiyorlardı. Siyasi partilerin bayrak ve flama türü sembollerine de izin vermediler.
Yine arama noktalarına koydukları görüntüleme araçlarıyla insanları fişledikleri yetmiyormuş gibi slogan atanlara müdahale ediyorlar, gözaltına alıyorlardı. Küçük yaşta yüzlerce çocuğu gözaltına aldılar. Newroz alanındaki platformun yanına binlerce çevik yığıp alanın içinde slogan atan halka müdahale ettiler, etmeye çalıştılar. Önceki yıllarda alanın içine müdahale etme girişimiyle pek karşılaşmamıştık. Hak ihlalleriyle ilgili daha onlarca örnek yazılabilir ama uzatmamak için şimdilik yeterli.
Devletin Amed Newroz’undaki bu olağandışı sözde “güvenlik” uygulamasıyla amacı gerçekten güvenlik miydi?
Kesin olan tek şey:
Hayır, kesinlikle hayır!
Peki neyin peşindeydiler? Amaçları neydi?
Bir provokasyon olabilir mi?
Neden olmasın?
Ne de olsa geçmişten beri fazlasıyla aşinayız provokasyonlarına…
Hem iç siyesette hem de dış siyasette tıkanan Saray iktidarının gerçekten zor durumda olduğunu biliyoruz. Kendisi için bu zor durumu Rojava’ya yeni bir askeri harekat yaparak aşmak istedi lakin Rusya ve ABD’den onay alamadı.
Geriye ne kaldı?
İç siyaset!
Bu sefer içeride bir şeyler yapmak istediler. Bu yapmak istedikleri şeyi Amed Newroz kutlamalarında aradıklarını düşünüyorum ama aradıklarını bulamadılar.
Peki aradıklarını bulsalardı ne olacaktı?
Olasılıklarla devam edersek;
Mesela kutlamalara katılan yüz binlerce insan sözde bu “güvenlik” uygulamalarına yeter artık diyerek polise polisin tarzıyla yanıt verseydi yani halkla polis çatışmış olsaydı neler olabilirdi?
Olmasını hiç istemeyeceğimiz şeylerle karşılaşabilirdik. Yani günlerce hatta aylarca sürecek çatışmalar, ölümler, kitlesel tutuklamalar, katmerlenmiş OHAL uygulaması vb…
Peki ya siyasi sonuçları?
Mesela HDP’yi kapatmaya dönük adımları hızlandıracaklar veya hemen kapatacaklar, peşinden de diğer Kürt partileri…
Olsun da nasıl olursa olsun, bir şekilde Kürtleri meşru, sivil siyaset zemininden koparmak esas amaçtır. Bu amaç zaten 2015’ten beri Saray’ın öncelikli politikasıdır.
Ama gelin görün ki Amed Newroz’unda Kürtler bu oyuna gelmedi.
Polisin tüm şiddet, baskı ve kışkırtıcı tutum ve tavırlarına rağmen Amed halkı, Kürdistan halkı ne boyun eğdi ne de oyuna gelip devletin istediği yanıtı verdi.
Amed halkı ısrarla o meydana gireceğim dedi, Newroz alanını doldurup taşıracağım dedi ve dediğini de yaptı.
Sonuç: Tabi ki Saray’ın eli yine boş kaldı!
Son olarak;
Başta Amed Newroz’u olmak üzere Kürdistan’daki tüm Newroz kutlamalarında gözlemlediğim önemli bir detay var. Kutlamalara katılan halk Kürdistani siyasetler arasında ayrım yapmıyor. O an hangi parti veya grubun bayrağını eline geçirirse onu dalgalandırıyor. Yani aslında halk ulusal birlikteliğini sağlamış Kürdistani siyasetlerin birliğini beklemektedir. Siyasetlerin artık farklılıkları bir kenara koyarak, hiç yoktansa aynılar üzerinden ortaklaşarak ulusal ittifağı sağlamaları şart. Yukarıda anlatmaya çalıştığım provokasyon türünden oyunlara ancak bu şekilde karşı durabiliriz.