Site icon Rojnameya Newroz

‘AKP’LİLER ALLAH ADINA KONUŞMAYI BIRAKSIN’

KHK ile ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, işlerini geri alma talebiyle bugün açlık grevlerinin 74. günündeler. Kritik aşamada olan açlık grevinde Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumu her geçen dakika kötüleşiyor. Önceki gün BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi AKP milletvekili Said Yüce, Gülmen ve Özakça’nın açlık grevine yönelik ‘dinimize aykırı’ demişti.

“Açlık grevi bir çare değil ve yol değil” diyen AKP milletvekili Said Yüce, kendisi dahil tüm vekillerin ve kurumların ihraçlardaki haksızlıkların giderilmesi için çaba harcadığını söyleyerek Gülmen ve Özakça’dan devlete güvenmelerini ve ‘dini değerlere aykırı olarak değerlendirdiği’ açlık grevine son vermelerini istiyor.

Yüce’nin tepki çeken sözleri ise şöyle: “Açlık grevi gibi eylemler hem bizim inançlarımıza hem değerlerimize uygun şeyler değildir. Başka şeyler yapabilirler. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. Rızkı da veren Allah’tır. Allah’ın verdiği rızık, bazen orada olmaz burada olur. Kadere teslim olmak ve tevekkül etmek lazım. Allah muhafaza o insanlar hayatlarıyla bunu ödeseler, bu Allah’ın da hoşuna gitmeyen bir şeydir.”

“KENDİLERİ GİBİ DÜŞÜNMEYENİ ‘DİN DÜŞMANI, DARBECİ’ İLAN ETTİLER”

AKP milletvekili Said Yüce’nin açıklamalarına Müslüman kimliği ile demokrasi, hak ve adalet mücadelesi veren yaşam hakkı savunucularından tepki geldi.

Kendisi de KHK ile ihraç edilen Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Artı Gerçek’e konuştu. Hak ve Adalet Platformu aktivisti Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Sayın milletvekili Allah adına konuşmayı bıraksın da Allah’ın zulme ne dediğine bir baksın! Allah zulmedenlerin kurtuluşa ermeyeceğini söylüyor, zulmün karşılıksız kalmayacağını zerre miktarı haksızlığa bile cezasını vereceğini söylüyor, bunu düşünerek titresin sayın vekil. İnsanlar köşeye kıstırıldıkları yerde son çare olarak açlık grevine başvuruyorsa yöneticiler buna bir çözüm bulma makamındadır.

Zaten yeterince din istismarı yaptılar, kendileri gibi düşünmeyeni “din düşmanı”,”darbeci” ilan edip, evet demenin farz olduğunu ilan ettiler. Şimdi de çıkardıkları sorunu hem çözmüyorlar, hem de din örtüsü ile hasıraltı etmeye çalışıyorlar. Kadere teslim olmak zulme boyun eğmek değildir. Haksızlığa karşı elinden geleni yapıp sonunda olana razı olmaktır.

“DİN İLE HAKSIZLIKLARIN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR”

Zulme boyun eğmek kader değildir, Emeviler döneminde de din ile haksızlıkların üstü örtülürdü, sayın vekil onlara mı özenmiş? Ne demek bu iş olmazsa başka iş arasınlar, ‘KHK’lılar 3-5 kuruş için değil, onurları için mücadele ediyor, biz bu haksızlığı kabul etmiyoruz. Yapmaları gereken bu insanların ölümünü engellemek, işe iadelerini sağlamaktır.” dedi.

“YA HAYIR SÖYLE YA DA SUS!” 

Adalet Zemini ile Hak ve Adalet Platformu aktivisti Prof. Dr. Cihangir İslam’da, AKP milletvekili Said Yüce’nin açıklamalarına twitter üzerinden tepki gösterdi.

Konuyla ilgili AKP milletvekili Said Yüce’yi sert bir şekilde eleştiren Cihangir İslam, “Ey insanlar, Allah’ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.” Kur’an’ı Kerim’in Fatır suresi 5. ayetini paylaşarak sözlerine şöyle devam etti:

“İkisi birlikte düşünüldüğünde insanın kafasına oturmayan bir şeyler var değil mi? Aslında ne kadar çok şey var! Bizlere bu zihin karartıcı telkini veren zat TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi. Şimdi kimin sarfettiğini bir kenara bırakalım ve düşünelim. KHK ile işlerinden atılanlar CB onaylı Bakanlar Kurulu Kararnameleri ile atıldılar işlerinden. Yani onların iradelerini fiile geçirmeleriyle. Bu durumda fail Bakanlar Kurulu olurken mef’uller bizler oluyoruz. Bu satırların yazarı da Bakanlar Kuruluna bu yetkiyi verenler arasında.

Kısaca dediği şu: “Allah’ın her mahluka bağışladığı rızkınıza el koyduk, bu da sizin kaderinizdir. Tevekkül etmeniz gerekir.” Oturmuyor! Dönüyor ve Fatır Suresi 5. Ayeti okuyorum, o zaman o zatın tuhaf açıklamaları değil ama “olan biten kafama oturuyor.” “Allah ile aldatmak!”

KHK’lılar! Üzülmeyelim ve mahzun olmayalım. İşimiz zor ama bunların işleri inanın çok daha zor. Bu yük bunları perişan edecektir. Ve Eder!

“YAPILAN AÇIKLAMA CAHİLCE, AHLAKI VE HUKUKU HİÇE SAYIYOR”

Kısaca yaptığı şu: Cahilce bir Kelami açıklama yaparken Ahlâkı ve Hukuku hiçe sayıyor. Buharlaştırıyor. Zulüm tarihinde binlerce örneği var. Bunları söyleyen @Said_Yuce bir ilahiyatçıymış üstelik. Biz de @Said_Yuce ye şunu soralım: İnsanların can, mal, akıl, inanç ve nesil güvenliğini hiçe sayan bir yönetim meşru bir yönetim midir? Bir de biz @Said_Yuce ye bir tavsiyede bulunalım: ‘YA HAYIR SÖYLE YA DA SUS!'”

“İKTİDARIN İŞİ AÇLIK GREVLERİNE GİRENLERİ ELEŞTİRMEK DEĞİL!”

AKP eski milletvekili ve MAZLUMDER eski Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal’da Artı Gerçek’e yaptığı değerlendirmede: “Olağanüstü hal sürecinde iktidarın hoyratça kullandığı KHK ile yönetme alışkanlığının yarattığı mağduriyetlerin giderilmesi ve telafisi için maalesef sahici bir mekanizma ve kurum yok. Devletin muazzam gücü karşısında acziyet ve çaresizlikle sorununu çözemeyen mağdurların kendilerini ifade etmek için sözünü geçirebildiği tek özne olarak kendi bedenini ortaya koyması ürkütücü ve acımasızca görünse de asıl sorumlu bu işi yapan eylemcilerden çok iktidardır. Bir iktidar mensubunun yapması gereken bu çaresizliği üreten devlet gücünün sorumsuz kullanılmasına mani olmakdır, açlık grevine giren eylemcileri eleştirmek değil.” dedi.

“ALLAH, AÇLIK GREVLERİNDEN DEĞİL ZULÜMLERDEN VE ADALETSİZLİKTEN HOŞLANMAZ!”

Demokratik İslam Kongresi Kadın Meclisi de açlık grevleri ve konu hakkında açıklama yaptı. DİK Kadın Meclisi yaptığı açıklamada, “KHK ile işleri, emekleri hiçleştirilerek haksızca ihraç edilen onbinlerce insandan olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 74 gündür bu haksızlıklara karşı ve işlerine onurluca iade edilmelerini talep etmek için başladıkları açlık grevine devam ediyorlar. Uzun süre Kamuoyu ve Hükümet yetkilileri tarafından görülmemeye çalışılsa da sessiz çığlıkları yankı bulmaya başladı. Her geçen gün durumları daha da kritik hale gelen Nuriye ve Semih’in durumları hakkında Hükümet yetkililerinden, iki ay sonra ses geldi ancak ‘keşke gelmeseydi’ dedirtecek halde ne yazık ki. Yapılan açıklamalardan birinde; “Açlık grevi gibi eylemler hem bizim inançlarımıza hem değerlerimize uygun şeyler değildir. Başka şeyler yapabilirler. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. Rızkı da veren Allah’tır. Allah’ın verdiği rızık, bazen orada olmaz burada olur. Kadere teslim olmak ve tevekkül etmek lazım. Allah muhafaza o insanlar hayatlarıyla bunu ödeseler, bu Allah’ın da hoşuna gitmeyen bir şeydir” denilmektedir.

– Bu iktidar sürecinde, canları veren hiç Yaradan değilmiş gibi, savaş politikalarında masumlar, çocuklar, kadınlar ölmüyor mu?
– Bu iktidar sürecinde, Rızkı hiç Yaradan vermiyormuş gibi, insanlar ekmeğiyle, geçimiyle tehdit edilmiyor, rızkıyla terbiye edilmeye çalışılmıyor mu?
– Bu iktidar sürecinde, insanlar madden ve manen en derin onursuzluklara mahkum edilmiyor mu?
– Bu iktidar sürecinde, insanlar rızıklarına, onurlarına sahip çıkmak için seslerini duyuramayınca açlık grevlerine başlayınca, dini hassasiyetler bir istismar aracına döndürülerek, gerçekler çarpıtılmaktadır.
– Allah açlık grevlerinden değil, zulümlerden, adaletsizlikten, ahlaksızlıktan, yalandan hoşlanmaz.
– Bu iktidar sürecinde daha önce, Filistin ve Tunus’ta hapisler dahil olmak üzere yapılan açlık grevlerine defalarca destek açıklamaları yapılmıştır. Hatta Türkiye’de destek eylemleri gerçekleştirilmiştir.
– Filistin ve Tunus gibi ülkelerde yapılan açlık grevlerinden Allah hoşnut diye desteklenirken, Türkiye’de onurları, helal rızıkları, geçimleri için açlık grevlerine karşı gösterilen bu tavır ikiyüzlülük değil midir? Kur’an’i ahlak; adalete, hakikate, emeğe, yaşama sahip çıkmaktır.”

artı gerçek

Exit mobile version