Site icon Rojnameya Newroz

GERÇEKTEN, O YEMEK NASIL GEÇTİ BOĞAZINIZDAN? / YSİ EDİTÖR

Bu sayıda işçi sınıfının penceresinden radara takılanları birer ikişer cümle ile özetlersek;

Bir; Sakarya Havai fişek fabrikasında yaşanan patlamada 10’a yakın işçi yaşamını yitirdi ve 100’ü aşkın işçi de yaralandı. Ölen işçilerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

KARKERÊ SOSYALÎST Ê WELATPARÊZ / Hejmar: 9 EDİTÖR

Henüz daha patlamanın üzerinden iki gün geçmemiş, ölü ve yaralı işçilere ulaşılamamış, ailelerin cenazelerini kaldırması bir yana onlara daha ulaşamamış yani ölülerini bile teşhis edememişken;

Fabrika sahibinin üyesi olduğu MÜSİAD patronları fabrika patronu ile “moral yemeği”nde buluşuyorlar. Gerçekten o yemek nasıl geçti boğazınızdan?

Sakarya Havai Fişek’teki son patlama, hükümetlerin sermayenin siyasal temsileri olduklarını bir kez daha kanıtlandı. 01.09.2007’den bu yana fabrikada 6 patlama yaşandı. Her defasında ölü ve yaralılar oldu. Ama fabrika her defasında isim değiştirerek yola devam etmiş. Son patlamada da yoluna devam etmenin hazırlıklarını sürdürürken, ancak patlayıcıların taşınması sırasında patlamasıyla üç askerin hayatını kaybetmesi ve yaralılar sonrasında ilgili işletmenin ruhsatının iptali gündeme gelmiştir.

İki; AKP iktidarı 25 yaş altı ile 50 yaş üstü olan işçilere sözde esnek yani kısmi süreli, parça başı, evde, geçici, çağrı üzerine vb. çalışma biçimleriyle iş bulacak “İstihdam Kalkanı Paketi” hazırlıyor. Bu, ayda on günden az çalışan işçiye sigorta primi yok; süreli iş sözleşmesi bitince ihbar-kıdem tazminatı yok; işe iade davası açma yok;.. anlamlarına geliyor. İşte patrona kalkan işçiye vahşi çalışma koşulları paketi! Yani “İstihdam Kalkanı Paketi” patronlara kalkan. Aynı paket çerçevesinde işçinin kıdem tazminatının yanı sıra memurun emeklilik ikramiyesine de göz koyuyor hükümet. Ki işçi için kıdem tazminatı neyse, beyaz yakalı işçi olan memur için de emeklilik ikramiyesi aynıdır. Bu pakete karşı tutum işçi sınıfı için var olmak yok olmak meselesidir. Çağrımız; beyaz ve mavi yakalısıyla beraber verilecek örgütlü mücadeleyle hükümetin saldırıları durdurulmalıdır.

Üç; Hükümet Covit-19 sürecinden çıkış yani “normalleşme” adımlarını attıkça, işçiler, işsizler, yoksullar için yaşam daha fazla anormalleşiyor. Çünkü “normalleşme” adımları, burjuvazinin işçileri işten atmasının önündeki engelleri daha fazla kaldırarak işten çıkarmayı normalleştiriyor. Zam ve hayat pahalılığı işçilerin, özellikle de yoksulların yaşamını cehenneme çeviriyor. Bunalıma giren ve intihar eden işsiz, yoksul sayısı artıyor. YSİ olarak çağrımız; krizden, işsizlikten, yoksulluktan kurtulmanın yolu intihar değildir. İntihar, içe doğru çöküştür, tükeniştir. İçe dönük çöküş olan intiharı değil öfke ve kararlılığımızı dışa yani baskı ve sömürüye karşı mücadeleyle açığa vurmalıyız. Yani öfke patlamasını sermayeye ve siyasal iktidarına karşı yönlendirmeliyiz.

Dört; 27 Haziran’da Van Göl’de batan ve 100 civarında göçmenin bulunduğu teknede şu ana kadar 70’in üzerinde ölü bedene ulaşıldı. Kilitli motor bölümüne hala ulaşılmadığı söyleniyor. Belki de baştan beri tekneye ulaşılmış ve ölüler de belirlenmiş ama parça parça açıklanıyor. Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı diliyoruz. Ve savaş, yoksulluk, doğa felaketleri nedeniyle evlerini, ülkelerini terk edip yollara düşen ve her defasında onlarca hatta yüzlercesinin can verdiği facialar; kapitalizm, varlık içinde yoksulluk yaşatan uygarlığının ve savaş baronlarının yüz karasıdır. Lanetliyoruz.

Beş; dün Şırnak halkı, bir uzman çavuşun bir çocuğa cinsel saldırısını halk kitlesel olarak protesto etti. Bu tür cinsel saldırılar ilk değil ve bu gidişle son da olmayacak olmadı da çünkü bir gün sonra bu kez Batman’da daha beteri yaşandı. Çavuşun site içinde bir çocuğa alenen cinsel saldırıda bulunması sadece onun sapıklığından gelmiyor daha çok başta Mardin olmak üzere birçok Kürdistan kentinde daha ağır saldırıları yapanlar hak ettikleri cezayı almamasından da cesaret alıyorlar.

Bu sayıda Yaşar Kazıcı “Fakirlere Hakaret Etmek ve Fakirliğin Hareket Haline Gelmesi” yazısında; AKP iktidarının işçileri sadece seçimlerde oy deposu olarak gördüğünü, seçim sonrası işçilere tepeden bakan, aşağılayan, beylik taslayan yaklaşımlarını “Jakuzi içerisinde, keyfi yerinde olan AKP Urfa Gençlik Kolları Başkanının kaydettiği görüntülerde ‘fakirlere’ sesleniyor: Lan fakirler, oğlum beni rahatsız etmeyin, biraz keyif yapıyorum” üzerinden aktarıyor.

Enver Şen, “siyasi sağ ve siyasallaşmış dinin kadına bakışı” başlıklı yazısında; AKP İktidarının kadına yönelik artan saldırılarının altında “kadınların eşitlik mücadelesi geliyor. Kadının görünür olması bu saldırıları artırdığını” belirtiyor. Ve bunu Almanya, Türkiye ve özellikle Kürdistan’da kadınlara yönelik baskı ve “siyasi soykırımı” verilerle paylaşıyor. 

Mustafa Korkmaz, “Kapitalistlerin sinsi oyunları-3” başlıklı yazı dizisini sürdürüyor. Yazıda Petrol işçilerinin Kürdistan’da ki örgütlenme sorun ve mücadelelerini kendi deneyleri üzerinden sürdürüyor. “İş cinayeti ve teselli yemeği” başlıklı diğer yazısında ise Havai Fişek Fabrikasında yaşanan patlamayı irdeliyor. Ve patronun kan gölü içindeki ortamda bile diğer patronlarla “moral yemeğinde” buluşmasını ele alıyor. “Hayat bizi mücadeleye, örgütlenmeye ve sendikalı olmaya çağırıyor” ile bitiriyor.

Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle.

17.07.2020

YSİ

Tüm sayıların PDF formatı için aşağıdaki bağlantılara tıklayın

Sayı-1

Sayı-2

Sayı-3

Sayı-4

Sayı-5

Sayı-6

Sayı-7

Sayı-8

Sayı-9

Exit mobile version