Ana SayfaNIVÎSKARÊN1000 yıllık kardeşlik mi, eşit koşullu dostluk mu?

1000 yıllık kardeşlik mi, eşit koşullu dostluk mu?

Enver Şen / Yazarın diğer makaleleri için tıklayınız 

Son günlerde birçok politikacı yeniden 1000 yıllık kardeşlikten bahsetmeye başladılar. Malazgirt’ten günümüze ya da 100 yıllık cumhuriyet, ortak verilen kurtuluş savaşı vesaire gidiyor. Verildiyse kurtuluş savaşı kime karşı ve hangi koşullarda kimlerle verildi. Detaya giren pek yok. Alışıla gelmiş beylik söylemlerin dışında pek bir şey yok. Cumhuriyetin ilk yüzyılı  Kürdistan ve Türkiye halkları için nasıl geçti. Az sayıda sol, sosyalist, demokrat insanın ve Kürdlerin dışında kimse dile getirmek istemiyor. Kürdler, Kızılbaşlar, Hıristiyan azınlıklar, Êzidiler ve bu toprakların sosyalistleri, komünistleri yüzyılı nasıl hatırlarlar. Sayılan tüm bu insanlar kendi siyası, düşünsel, kurumsal yapıları ile bu sürece dahil edilmeli. Ancak böyle bir ortamda başta Kürdler olmak üzere tüm etnik azınlıklar ve tüm inanç gruplarının hiçbir baskıya maruz kalmayacağı bir ortam yaratılabilir. İşçi sınıfı, topraksız köylünün ve tüm ücretlilerin söz sahibi olduğu, tartışmalarda karar vericiler arsında yer aldığı demokratik ortam yaratılmadan Kürdistan ve Türkiye halklarını ileriye götürecek adımların atılmasının pek de mümkün olmadığı gerçeği göz önünde tutulmalı. Devlet şimdiye kadar ki tavrıyla bunu istemediğini defalarca ispatladı. 

Cumhurbaşkanı başdanışmanı (ya da yeni İttihat Terakki’nin genel sekreteri) Mehmet Uçum son bir-iki hafta içinde “Kürtler istiklal savaşına katılmakla kararlarını verdiler” “Kürtler Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır”. “Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur.” Uçum bunlarla da kalmıyor, kendine göre deyimler uyduruyor “Türkiye halkı” gibi. 

02.12.2024’te Gazete Duvar yazarı C. Çamlıbel’e yaptığı konuşmada “Türkiye Halkı kurucu ve kapsayıcıdır. Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Boşnaklar, Gürcüler dahil her kesim Türkiye halkının asli unsurudur. Türk Milleti Türkiye halkından oluşur. Bugün hiç kimse “Türk milletinin etnik yapısı tamamen Türk’tür” demez. Dese de gerçeğe aykırı olur.” Devam ediyor “Kürtlerin, Türk milletinin asli kurucu unsuru veya ayrılmaz parçası olması asla etnik kimliklerinin reddi veya inkarı olarak değerlendirilemez.” Hem Türk milletinin ayrılmazı olacağız hem de varoluşumuz inkar edilmemiş olacak? Nasıl olacaksa? Bütün bu sıkışmışlık devletin yüz yıllık inkar politikasının yeni deyimlerle gündeme getirilmesinden başka bir şey değil. Söylenenler en önemlisi devletin bu yeni aklının “bir barış süreci yok, devletin yeni paradigması” var demesi. Devlet karar verdiyse karşı tarafta tabii ki “yüce” devletin kararını kabul edecek.  

Erdoğan ve Bahçeli’de aynı şeyleri söylüyorlar. Yılbaşı açıklamalarında Erdoğan “Ama gerektiğinde devletimiz kadife eldiven içindeki demir yumruğunu devreye almaktan da çekinmeyeceğiz” diyerek gelişmelere nasıl baktığını açıkça ortaya koyuyor. 

Bahçeli “Çözüm süreci yoktur” görüşmeler “hayırlı bir başlangıcın ivmesi” diyor. Göründüğü kadarı ile devletin şu ana kadar üzerinde samimiyetle konuşulacak, tartışılacak hiçbir önerisi, o yönde değerlendirilecek tavrı yok. Gelin bize teslim olunun ötesinde. Kendisini muhalefet kabul eden kimi çevreler de biz zaten biliyorduk; Kürdler AKP- MHP cephesi ile anlaşacaklar ya da gizli kapılar arkasında anlaştılar havasındalar. Açıkçası bu cerrahı ciddiye de almamak gerekir. 

Kürdlerin tavırları önerileri hiç de öyle yeni ya da bilinmeyen şeyler değil. Kürdler barış, demokrasi ve statü istiyor. Devlet statüyü müzakere iradesini göstermek niyetinde ve yeteneğinde olmadığını defalarca ispatladı. Hala Kürd var mı yok mu varsa zaten Türk milletinin ayrılmaz parçası teranesi ile zaman geçirmeye çalışıyor. 21. yüzyıl Kürdler için kader yüzyılı ise (ki defalarca Kürdistanlı siyasiler, kanat önderleri, siyasi partileri, demokratik kurum ve kuruluşlarca dile getirildi, getiriliyor) ona göre de politika yapılması gerekiyor. Artık Kürdistan’ı Başur, Bakur, Rojhilat, Rojava şeklinde değil, tüm Kürdistanlıların ortak ülkesi olarak görülmeli. Herhangi bir Kürd ilinden başka bir ile gidip orada yaşamak doğallaşmalı, kimse kimseye herhangi bir bölgeden ayrılmalı teklifi ile gitmemeli. Bir Amedli Kamışlo’da ya da bir Hewlerli Wan’da kalma, yaşama hakkına sahip olmalı, tersi ortak amacı daraltır, Kürdistanlıların birlikte hareket etmelerini zorlaştırır. Kürdler tüm öbür halklar gibi kendi topraklarında barış, demokrasi, dostluk ve kabul edilmiş statüleri ile yaşamak istiyorlar. Yeter ki devlet şantaj ve provokasyonlarından vazgeçsin. 

31.12.2024

- Advertisment -

Recent Comments

Verified by MonsterInsights